Majinin Prensipleri 2: Majinin Seviyeleri ve Odak Noktaları

 Yazan Andrea Dandolo

 Çeviren İsmail Akgöz - Translation Copyright © 2022 hermetics.org
 

 

"Majinin Prensipleri” adlı yazı dizisinin ilk bölümünü yazdığım günden bu yana, konu hakkında sorular soran düzinelerce e-posta aldım. Şimdi ise kendimi kurtarmak adına, bu makale aracılığıyla bazı temel soruları cevaplamak istiyorum.

Temel sorulardan biri, bu Öğreti hakkında daha fazla şey öğrenme arzusundan ortaya çıkan "Kaç çeşit Maji vardır? Hepsi aynı ilkelerle mi çalışır?". İlk bölümde Maji için yaptığım, "Kanunlarının incelenmesiyle doğa fenomenlerine müdahale etmeyi amaçlayan bir öğrenme yöntemidir" tanımı yeterli değildi.  Okuyucunun merakla hareket etmesi gayet doğaldır. Ve merak ilgi içinde geliştiğinde, bu ilgi, hararet halini alır. Bu hararetin giderilmesi gerekir.

Bu vazifeyi yerine getirmek için, burada "Kara Büyü" olarak tanınan sapkın yöntemler hakkında konuşmayacağım, çünkü bu konu gelecek bir yazıda işlenecek. Burada gerçek Majinin ne olduğu konusuna, yani "ak" ya da "kara" olmayan, yalnızca nötr ve "Bilmenin" eş anlamlısı olan şeye değineceğim. Böyle bir disiplinin esası soruya şu cevabı verir: «Evrenin Yasaları aracılığıyla etkileşimler yaratmak istiyorum (ve bunu yapabilirim)».

Bu türden bir Maji üç farklı seviyeden oluşur. Majinin farklı türleri yoktur ama farklı seviyeleri vardır.

İlk seviye, ilk başta aklımıza gelenden daha sıradandır. O, bir rahip tarafından ayin esnasında gerçekleştirilir ve bilinen en alt seviye Majidir. Vaftiz, dini evlilik, çeşitli nesnelerin ve insanların takdis edilmesi gibi şeylerin hepsi Majikal uygulamalardır. Neredeyse tüm dini törenler Majikal eylemlerdir ve genelde önce koruma sağlama amacıyla tasarlanmışlardı.

İkinci Seviye çoğunlukla "Sembol Büyüsü" olarak bilinir. Günümüzde bile hala kullanılmaktadır. Bu seviye, Avrupa'da Tapınakçılar ve Gül-Haçlılar tarafından kimi Hristiyan gruplarında olduğu gibi sembollerin, azizlerin ikonografisi ve imgelerin kullanımı yoluyla uygulanmıştı.

Böyle bir Maji seviyesinin, en saf ifadesiyle, majinin zararlı kullanımlarından kaynaklanan şeyleri etkisiz kılmayı, yani yok etmeyi hedeflediğini bilmek sevindiricidir. Böyle bir etkinin etkisiz kılınmasının sonucu, "olumsuz etkinin" sahibine daha büyük bir zararla geri dönmesi olarak bilinir.

Aslında, bu tür bir Maji olayı, majikal bir müdahale isteyen insanların değil, zararlı maji tarzlarını "uygulayanların" yenilgisidir. Çünkü müdahale isteyenler ne ürettiklerinin farkında değildirler ("Baba, onları bağışla, ne yaptıklarını bilmiyorlar").

Üçüncü Seviye, önceki seviyelerden epey farklı ve daha "Yüksektir". Bu seviye benzersiz bir idrak halini kullanır. Böyle bir seviyede, operatör bazı Doğu geleneklerinde “Çakralar” olarak bilinen üç enerji merkezini kullanır: üçüncü, dördüncü ve altıncı çakralar.

Dahası, böyle bir Maji seviyesi üzerine çalışabilen bir Majisyen, kendi üzerinde de bir Çalışma üstlenmiştir. Bu tarz bir İçsel Çalışma önceki seviyelerde gerekli değildir. Çünkü Majinin ilk iki seviyesi, son derece basit olduğundan farkındalık gerektirmez. Öyle ki, genelde din alanındaki bir rahip Majikal bir ritüel gerçekleştirdiğinin farkında değildir. Majinin bu seviyeleri o kadar da "güçlü" olmadığından kolaylıkla etkisiz hale getirilebilir.

Şu anda anlattığımız seviyede ise Majisyen, kendi enerji merkezleri (diğer bir adıyla çakra) içerisinde değişimler ortaya çıkarır.

Dahası, kendi farkındalığını geliştirerek, meditasyon pratiği yaparak, bazı kelimeler ve mantralar üzerine düşünerek, farkındalığını öyle bir genişletebilir ki, önünde olan şeyi bile değiştirebilir.

Bu kesin bir şekilde daha yumuşak lakin son derece güçlü bir Maji seviyesidir. Bunun anlamı da önemli derecede içsel gelişim ve inisiyasyondur. Majinin üçüncü seviyesinde çalışabilen Majisyen, Yedinci İnisiyasyon Seviyesinde kabul edilir (daha sonraki yazılarda "inisiyasyon" konusu ele alınacak).

 

İlk insanlar kadar hatta onlardan daha eski olan odak noktalarını özetleyerek Maji konusunun biraz daha derinine inelim.

Her şeyden önce: bu konuda halihazırda bilgi sahibi değilseniz asla Büyüye yaklaşmayın. Bu hem deneyi yapanlar hem de başkaları için zararlı olabilir. Bilgi sahibi olmadan bu işe kalkışmak intihara eşdeğerdir. Ufak bir hata, diğer insanlarda fiziksel bozukluklara, hastalıklara, hatta ölüme bile neden olabilir.

Olabildiğince ciddiyet ve berraklık bu sebeple her daim gereklidir. Majide bir sorunla karşılaştığımızda, "şimdi ne yapmalıyım?" sorusuna cevap bulmamız mümkün değildir.

İkincisi: bir kimse Büyü uyguladığında, acı çeken kişiyle bağlantı kurmaktan kesinlikle kaçınmalı. Bu, problemden (bir avukatın müvekkiline karşı sahip olduğu tarafsızlık gibi) kopmaktır. İlk bakışta, bu kopukluk egoist bir eylem gibi görünebilir. Ancak, her zaman bir eylemin bir nedeni vardır: amaç riskleri en aza indirmektir. Birisi birinin acılarıyla bağlantı kurarsa, gönüllü olarak kendini acı çekeceği bir duruma teslim eder. Bu, berraklığı azaltır ve acı çeken birine yardım etme olanağını azaltır.

Doğru yaklaşım, böyle bir varlığın acı çekmesinin ne kadar karmik bir sonuç olduğunu bulmak amacıyla sorunu en tarafsız, akılcı bir şekilde değerlendirmeye çalışmaktır.

Aşırılık da kaçınılması gereken bir tutumdur. Gerçekten de, “birisini ne pahasına olursa olsun acı çekmekten kurtarma” dürtüsü, dürüstlüğümüzü riske atmanın güzel bir yoludur: tamamen tükenene kadar kendimizi bu işe adarsak, ne yardıma ihtiyacı olan bir bireye ne de yardıma ihtiyacı olan onlarca kişiye yardımcı olabiliriz. Belki de yardımımız başka bir durumda daha faydalı olabilir.

Eski zamanlarda, bu tarz bir Maji seviyesi yalnızca inisiyeler tarafından gerçekleştirildi ve bir ilişki yasasına göre bireyin (inisiyenin) içsel çalışmasının kaybolma riskini önlemek için yardımın şart olduğu durumlarda uygulandı. Bu Yüksek Maji nadiren kullanılır.

Bir diğer önemli husus sorumluluktur. Uygulanan Maji seviyesi fark etmeksizin sorumluluk olmalıdır. Majinin teorisine göre, küçük bir taşı hareket ettirsek bile, büyük bir sonuç ortaya çıkarır. Yani ödenecek bir bedel olacaktır. Bu nedenle, acının, ödemek zorunda kalacağımız bir bedel anlamına geleceğini çok sık duyabilir veya okuyabiliriz.

Dördüncü husus arınmadır. Genellikle, bu terim “kirli, kötü, şeytani olduğumuzdan kendimizi arındırmamız gerektiği" fikrini çağrıştırır. Bu yaygın bir hatadır. Evrende kötü ya da saf olmayan hiçbir şey yoktur. Her şeyin gerçekleşmesi ve var olması için bir nedeni vardır. Farkında olsak da olmasak da olan her şeyin arkasında bir sebep vardır. Bu Evrende var olan her şey Mutlak Olanın bir yansıması olduğundan ( “Her şey Birdir”), nesnel olarak saf veya saf olmayan hiçbir şey yoktur.

Arınmanın asıl anlamı, hakikatten ayrılmış olan “Ben” (bireysellik) ilkesinin tüm enerjisini, bu gerçeğin (“her şey Birdir”) bütünüyle idrakine odaklamak veya kendimizi tamamen insanlığa, tüm kozmik düzleme hizmet etmeye adamaktır.

Arınma; Öz, hizmet ve içsel olgunlaşmaya bilinçli bir bağlılık üzerinde çalışma anlamına gelir. Ve bu, yaşamın her alanına, günün her anına uygulanabilir (ve uygulanmalıdır).

Duygularımızın ve düşüncelerimizin kontrolü, Kişisel Gelişim yolunda amaçlandığı gibi, arınma olarak adlandırılabilir.

Arınma, artık korkuların, düşüncelerin, suçların ve her şeyden önce şartlanmaların insafına kalmama fiilidir.

Kuşkusuz, bir kişi ne kadar “saf” olursa, o kadar “güçlü” olur. Saf olmak, gerçekte olduğumuz kişi olmak, varlığımızın kimliğini, nasıl giyindiğimizden yemeğe, uyumaktan bulaşıkları yıkamaya kadar yaptığımız her şeye yansıtmak demektir. Her şeye! “Yapabilmek" için gerekli bir kavram varsa, bu Düzendir. Düzen, esas olarak yaptığımız her şeyde farkındalığın yoğunluğunu kontrol etmektir.

Majide, hiçbir şey makine gibi otomatik yahut bir alışkanlık sonucu yapılamaz. Her şeyden önce, kendimizi yeniden eğitmeliyiz. Bu sebeple “arınma” kelimesini “yeniden eğitim” ile değiştirebiliriz.

Üzerinde çalışılması gereken bir diğer husus çok sık karşılaştığımız bir kısıtlama olan korkudur.; acı çekme, yargılanma, hata yapma gibi korkulardır…

Kişisel Gelişim alanında acı çekmek (aynı zamanda Majide de) bilinçli çaba anlamına gelir: örneğin, her sabah önceden belirlenmiş bir saatte uyanmak, günümüzün bir vaktini psiko-fiziksel bir disipline adamak, günümüzün bazı anlarını ritüelleştirmek, uyumadan önce günü yeniden özetlemek gibi...

Bunun için, "Uykuya karşı savaş" saf bir farkındalıkla farklı şeyler yapabilmeyi sağlar. Her şey bir Majisyenin hareketi haline gelmelidir, çünkü ilk maji kendimiz üzerinde gerçekleştirilmelidir. Bu önkoşullar olmadan, Maji olarak adlandırılabilecek bir şeyi gerçekleştirmek imkansız olacaktır.

 

 

[Ana Sayfa ][Yazılar