Dönüş Yolunda Sorunlar:

Kabala ve Simyada Patolojiler

Yazan Mark Stavish M.A., FRC, SI

Bu yazının İngilizce'sini Mark Stavish'in web sitesinde birçok ilginç yazıyla birlikte bulmak mümkündür. Ayrıca sitemizde Mark Stavish'in bir çok yazısı bulunmaktadır (bkz. Yazılar: Maji).

Çeviren Kemal Menemencioğlu - Translation Copyright © 2003 hermetics.org

All Rights Reserved. Copyright Mark Stavish, M.A. 2001

 

Ruh Merdiveni

"Hades evinin solunda zarif beyaz bir selvi ağacının altında bir kuyu kaynak suyu sunar. Ondan içmeyin. Anılar gölünün yanındaki kuyuyu bulunuz. Soğuk suyunu bekçiler korur. Onlara şöyle deyin:..."  Orpheus İlahisi  

 

Yol Çalışmalarının Psikolojik Etkileri

Yol Çalışmalarının etkileri az çok iyi belgelenmiştir. Her kürenin temel kavramlarının Hayat Ağacındaki psikolojik unsurlar açısından ne temsil ettikleri anlaşıldıktan sonra, kurdukları bağlantılar ritüel, mitolojik metafor, meditasyon veya karışımlarıyla idrak edilir.  Ancak, majikal güçleri, değişik şuur halleri, semavi varlıkları ve içsel dünyaları gerçekleştirme telaşında, Yol Çalışmalarının ve hatta bütün majikal çalışmalarının en önemli gerçeklerinden biri genelde göz ardı edilmektedir. 

Sözümona majikal, mistik, simyasal ve ezoterik çalışmalarının yüzde 90'ı yüceltilmiş psikoterapiden başka bir şey değildir.

Hatta, yaptıkları çalışmanın özde ruhsal yönlerini idrak edebilecek kadar herhangi bir sistemde yeteri kadar kalıp devam eden az kişi vardır.  Eğer öğrenciler yaptıkları çalışmalardan tam fayda sağlamak istiyorlarsa, ruhun ince ve kuvvetli güçlerinin etkin ve serbestçe ortaya çıkabilmesinden önce, ego seviyesinde ve bilinçaltının baskı altında kalan kısımlarında kendine karşı dürüst olma ve arınma ihtiyacını kabul etmeleri gerekir.

Bu amaca yönelik olarak, aşağıda bazı Kabalistik Yol Çalışma örnekleri, uygulayıcıda neden olabileceği olası psikolojik menfaatleri ve  (özellikle sıra dışı uygulandığında) olası patolojik durumlar verilmiştir.  Hiç bir yol üzerinde tek başına çalışılmadığı halde, dış benliğimiz (ego) tarafından öyle idrak edilmektedir. Yine de etkileri esas olarak belirli yollar ritüel veya ezoterik uygulama olarak üstlenildiğinde görülür. Yolların belirli bir çalışma sırasına göre dizilmelerinin belirli sebepleri vardır, ahenksizlik ve psişik bozukluğu asgariye indirmek için bu sıraları takip etmekte fayda vardır. Her birimiz inşa edildiğimiz ve içerdiğimiz güçlerin sağlıklı ve sağlıksız kullanımının tohumlarını taşımaktayız. Her hangi bir küreye yaklaştığımız zaman aynı zamanda onların klipotlardaki yansımalarına da yaklaşmaktayız. Klipotlar dengesiz güçler  veya zararlı bir biçime geçecek kadar belirli bir erdemin aşırılığından başka bir şey değildir.

Dr. Israel Regardie, majisyen adayının ezoterik talimden önce bir ruh hekimi tarafından psikolojik bakımdın geçmesi gerektiğinin önemini vurgulamıştır. Maalesef, bu ender olarak uygulanır ve çok az psikoterapist gerekli olan hem ruh sağlığı, hem de inisiyatör görevini üstlenmeye ehildir. Bunun tersi de, psikoterapi de ehli veya etkin olmayan inisiyatörlüğe üstlenen birçokları için de geçerlidir. Gerçek bir psikoterapist veya ruh şifacısı gerçek bir inisiyatör veya ruh rehberi kadar enderdir. Ezoterik hareketlerin kişisel gelişmeye yeteri kadar önem vermemesi ve diğer yandan terapi çevrelerinin ritüel ve ezoterik uygulamalarının olası geçerliliğini tanımaması uçurumu daha büyütmektedir.          

Birçok terapist ve ezoteristin Carl Jung'un eserlerine aşina olsa da ve bir nebze çalışmalarında uygulamışsa da, ezoterik öğrencilerine pratik simya ve ritüel çalışmalarda en önemli terapi usulü yine de Jung'dan ziyade Freud'e daha yatkındır. Tepeye çıkma telaşında derin psikoloji gözden kaçmaktadır ve Jung birçok taraftarları tarafından esas psikanaliz içeriğinden eksik bırakılmıştır.  Ancak, her iki sistemi birleştirseniz bile içsel dünyalara sadece kısa bir bakış sunabilirler, zira birçok ezoteristlerin aradıkları etkin tekniklerden yoksundurlar.

İtalyan Rönesans Hermetist Marsilio Ficino'nin eserler son derece önemlidir, çünkü psikoloji ve maji arasındaki mesafeyi önemli derecede kısaltmaktadırlar. Ancak maalesef bu eserlere erişmek zor olabilir ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti ve türevleri gibi daha ünlü modern ekollerden farklı tarzda bir kabala içermektedir. Ficino'nun bazı görüşlerini ele alacağız.

Ana sanat ve bilim okültizm ile asi üvey çocuğu psikoloji arasında her ne kadar etkin ara bağlantılar yoksa da, gerek teknik, gerekse de teorik anlayış açısından aradaki boşlukları kapatmak üzere bazı girişimlerde bulunmuştur. Günümüze bunlarda en etkini Roberto Assagioli, Piero Ferrucci ve Jean Hardy tarafından tasarlanan Psikosentez olarak bilinir. Peter Roche de Coppens, Ph.D. (Ruhsal Gelişme için Ritüelin Esası ve Kullanımı, 1985; Görünmeyen Mabet, 1987) temel Kabalistik çalışmalarının etkileri ile Psikosentez arasındaki ilişkisinin etkin bir sentezini ve kıyaslamasını başlatmıştır, ancak herhangi bir psikolojik çerçeve ve ekol açısından açıklanmış Yol Çalışmalarının etkileri bu eserlerde gözükmemektedir.   

 

Psikosentez

"Ben toprağın ve yıldızlı göklerin çocuğuyum, ama ırkım semadandır." Orpheus İlahisi.

Psikosentez'in arkasındaki temel kavram, ben ötesi ve humanistik psikolojide ifade edildiği şekilde ruhsal varlığımızı gerçekleştirmek için ilk başta benlik (ego) duyumumuzu inşa etmemiz, arındırmamız ve sonrada feda etmemiz gerektiği üzerine kurulmuştur. İçimizde birbirleriyle örtüşen birkaç farkındalık alanı vardır. 

Bu alanlardan biri de baskı altında tutkularımız, korku veya suçluluk duygularımız, (cinsel-psiko-yaratıcı) dürtülerimiz ve ayrıca yönetilip kontrol edildiğinde dünyamıza kaos veya da güç getirme riskini taşıyan diğer güçleri temsil eder. Bu bizim alt bilinçaltıdır (Yesod ve Elemental güçler).

Biz ayrıca hayal gücü, hafıza ve günlük yaşam için gerekli bilgilerin saklandığı bir orta bilinçaltına (psikolojide söz edilen bilinçaltı) sahibiz (Hesed - Yesod).

Bunun dışında, bir yüksek bilinçaltı veya süper-bilincimiz (Keter) de vardır, bu da farkındalığımızın kişilik ötesi veya safi, ruhsal yönüdür. 

Ayrıca, "Ben" diye tanımladığımız benlik hissinin etrafında döndüğü bir orta farkındalık bölgesi de vardır. Bunun dışında da bir aşiret, kabile, ulus, dünya ve tüm yaratılışın toplu bilinçaltı (Bina-Hokmah) da bulunur.

Sonra da, küçük benliğimiz içinde ve aracılığıyla ve bilinçaltının çeşitli seviyelerinin işlevleriyle ifade etmeye çalıştığımız Yüksek Benlik (Tifaret) vardır. Bu seviyeler farkında olsak da olmasak da psişik varlığımızda var olup çalıştıkları için bilinçaltı olarak atfedilmiştir. Sadece varoluş anlayışımızın referans noktaları olarak kullandığımız dışsal şartlanma tabaklarımızı kırmaya çalıştığımız zaman hayatımızdaki etkileri konusunda bilinçli olabiliyoruz. 

Psiko-ruhsal uykudan uyanıklığa geçen bu hareket inisiyenin Çalışmasını oluşturmaktadır. Merkezi Benliğimizin güçlü kaynaklarından bizi uzaklaştırıp çekmeye çalışan küçük hesaplı, dünyevi kelepçelerden genelde etkilenmeyen güçlü, ahenkli, sezgisel ve yaratıcı kişiliğin ifadesi, bunun başarıyla tamamlanması veya en azından çalışır bir sonuç alınmasında görülebilir.    

Üst Benliğimizle daha da çok özdeşleşmek üzere (Dünya ve ona karşı tepkilerimiz tarafından yaratılan) benlik gelişmemiz sürecinde çözülüp yeniden inşa edildikçe, çatışmalar ortaya çıkar ve çözülür. Bir an için bile olsa ben ve Ben işlevsel tek bir bilinçli birim haline geldiğinde, o zaman dikkatimizi süper bilince çevirerek daha çok Işık, Yaşam ve Sevgi ( Light, Life, + Love) girdi fırsatı ortaya çıkar. Ancak bu, özellikle Orta Sütün Çalışmasının bir parçası olarak 13üncü Yol olmak üzere, Tifaret'in üstündeki Yolların İşini içerir.    

Hayat Ağacı ve Psikosentez gibi psikolojik modellerle nasıl paralellik kurulacağı biraz tartışmalıdır. Karşılıklı olarak tam tamına uyan eşleşmeler oldukça enderdir. Benzerlikleri işlevlik belirler ve Kabala'da işlevlik çoğu zaman bir perspektif meselesidir. Ağaca alemleri ve psiko-ruhsal işlevleri yerleştirmek için birkaç model bulunmaktadır. Z’ev ben Shimon Halevi tarafından ortaya atılan psişik modeller Altın Şafak Hermetik Cemiyetinin modellerinden oldukça değişiktir. Ancak öğrencilerinin çoğu geç 19ncu asır ve erken 20nci asra ait İngiliz okültizmin yorumlarına [Altın Şafak] aşina oldukları için onların atfettikleri Alem ve Sefira işlevleri ele alınacaktır.  

Hardy'nin "Bir Ruhla Psikoloji" (A Psychology with a Soul) eserinden bilincin bu bölgeleri geleneksel Hermetik metodlar ve Kabala ışığında irdelenmektedir.  Ferucci, "Neler Olabiliriz"(What We May Be) eserinde öğretmeni Assigoli’nun tezini ele alıyor ve bilinci herkesin anlayabileceği bir dilde açıklayor ve psiko-ruhsal çalışmalarda oluşabilecek patolojileri işleyip epey yer veriyor.  

 

"Ululuğun Patolojisi"

"Bilirsin ki ben kavrulup yok oluyorum." - Orpheus İlahisi, devam.

"Kim melek gibi davransa kendini şeytana çevirir" - Pascal.

Dört esas varoluşçu korku olarak telef olma ve ölüm, sorumluluk ve özgürlük, yalnızlık ve anlam (Egzistansiyalist veya Varoluşçu Psikoterapi, Yalom) en çok egoda (Assiah / Malkut) derin kökleri olan korkulardır ve bir bakıma yaratıldığı Elementlerin geçici niteliğinin sonucu oldukları denilebilir. Bu çatışmalar içgüdüsel dürtülerin veya (Freudcu anlamda) gelişmemizin çocuksal evresinde önemli olgun yetki figürlerin içsel imajlarıyla karşılaşmaların sonuçlarıdır. Psiko-ruhsal çalışmaya, veya diğer bir deyişle, İçseli ortaya çıkarmak ve ululaştırmak için dışsal olanı yeniden şekillendirmek ve ıslah etmeye yönelik çalışmaya patolojik tepkinin derin kökenleri içsel gerileme içgüdümüze dayanmaktadır, bu da düştükten sonra bizim kendimizi gerçekleşmiş Varlığa yükseltebilmemiz için, potansiyel varoluştan yaratılışa düşüşümüze neden olan aynı güç ve nedenden başka bir şey değildir.     

Ferucci, "Neler Olabiliriz" (What We May Be) eserinde, psikolojik entegrasyon ve ruhsal realiteler bilincine uyanma dönemlerinde oluşabilecek yedi temel ruhsal patoloji veya psikolojik bozukluk açıklamaktadır. Aşağıda verilen uyanma işlevine tepkisel bozuklukları gezegensel veya Sefirotik işlevlere eşleştirmek kolaydır, ama aslında onlar herhangi bir zamanda ortaya çıkabilirler ve Küreler yerine Yollarda oluşmaları daha olasıdır.    

En çok karşılanan patolojiler: baskı, projeksiyon, telafi, kutsalı indirgemek, savunmasal kötümserlik, rutinleşme ve dogmatizm. (Ferucci, sayfa: 155-162)  

Ferucci'e göre ululuğun baskı alında tutulması egonun en yaygın savunma mekanizmasıdır ve birçok kez derin melankoliye (keder/hüzün) neden olur. Bu konu Ficino tarafından ayrıntılı olarak işlenmiştir. O bizde kayıp, tatminsizlik, sıkılma ve otantiklikten uzaklaşma hislere neden olmaktadır. (Binah/Satürn) 

Projeksiyon olayı, bizim kutsalla karşılaşıp onu gerçek olarak kabul ettiğimizde, ama onu bizim bir parçamız olarak kabul etmeyi reddedip, başka birinin, yerin veya şeyin bir tezahürü olarak gördüğümüzde meydana gelir. Bu kendi üzerimizde herhangi bir çalışma gereğini duymadan bir kurtarıcıya inanmak veya guruya tapmaktır. Ama aynı zamanda, "aura metreler", "enerji alanı artırıcılar" gibi ruhsal teknolojilere saplantı, kristaller gibi harici cisimler veya yerlilerin veya etnik dini inançlarının mitolojik idealize edilişini de içermektedir. Psiko-ruhsal gelişmeyi destekleyeceğine onun yerine geçtikleri zaman, gökten yineden inecek İsa veya yeni bir Avatar gibi Mesihlik projeksiyonları, uzaylılar da bu sınıflandırmaya girmektedir. Bu tür ruhsal tembellik şekli güvensizlik, öfke, tatminsizlik ve kendini alçaltmayla birlikte görülür, zira bu durumda kişi idealize edileni olamayacağını, onların başkaya ait olabileceğini hissetmektedir.  Sonuçta kendi liyakat eksikliğine karşı öfke duyulmaktadır. (Netzah/Venüs)  

Telafi kişilik ötesi ve ruhsal alemlerde aranan ve deneyimlenen değerlere zıt görüşler, idealler veya faaliyetleri kucaklamaktır. Aşk öfke, yüksek duygular aşağılık yaşam biçimi ve benzeri şekilde ruhsal olarak aranana zıtlaşma şeklinde sonuç verir. (Netzah/Venüs)  

Kutsalı İndirgeme üst bilinç veya ruhsalı temsil eden herhangi bir şeyi yıkma veya marjinalleştirmektir. (Hod/Merkür) 

Savunmasal Kötümserlik sorunları aşılmaz olarak gören kişilerde görülür. Onlar cesaretleri kolayca kırılır, ve kendine acımaya meyillidirler, sonuçta küskündürler ve kendilerini ifade etmeleri engellidir. Bir dereceye kadar Milenyumculuk, kıyamet günü veya "Dünya Değişimleri" obsesyonu, veya geleneksel ibadetlere karşı gelenlere zülüm yapmak bu sınıflandırmaya girmektedir.  (Tifaret/Güneş)   

Rutinleşme üst bilincin resmi olarak kabul edildiği, ama yaratıcı unsuru dışlayacak şekilde aşırı organize edilmiştir. Sloganlar, boş ritüeller ve kısmi anlayışın diğer araçları burada görülür. Geçmişte varolan somut gerçekler, kişinin bilincinde gerçeklerin spontane ve yaratıcı deneyimlenmesi yerine tercih edilir.  Bu tek bir liderin etrafında toplanmış organizasyon ve gruplarda görülen özellikle tehlikeli bir patolojidir. (Hesed/Jüpiter)

Dogmatizm rutinleşmenin zıtıdır, bu durumda ruhsal realiteler o denli güçlü bir şekilde kabullenilir ki, insanın kendisi için değil de başkaları için yapması gereken bir görev haline gelir. Gelişme fikri, uzun bir amaçlar listesinde ufak bir ayrıntı haline geliyor ve onun bağışladığı mutluluk göreve dönüşümüyle ortadan kaybolmaktadır. (Geburah/Mars)     

Ruhsal veya en azından kendini keşfetmeye dönük bir yola girmiş bulunan birinin bizzat aradığı şeyden sakınması biraz garip gelebilir. Ancak, beşeri ego garip ve karmaşık bir yaratıktır, ve tüm diğer varlıklar gibi değişikliğe karşı mücadele verir.  Yeni enerji ve genişletilmiş bilinç yaşandıkça ve günlük yaşama indikçe, ego ve üzerine inşa edildiği tüm değerler, tehdit altına girer. Aslında sadece bir bakıma küçük inisiyasyonlar dahi olsalar, yeni yaşama, hissetme, dua etme, sevme ve varolma yöntemleri o denli farklıdır ki, egonun açısından bunlar birer psişik devrim veya darbedir.

Ancak, Ferrucci'nin belirttiği gibi, İç Alemlere yolculuklarda, yüksek olanların bile kendine has tehlikeleri vardır.     

"Yoğun ruhsal uyarı ilham getirebilir, ama aynı zamanda demonları [ifritler, şeytanlar, şer ruhlar], içgüdüsel enerjileri, unutulmuş anıları vs. ortaya çıkarıp uyarabileceği alt bilinçaltına erişebilir. Sonra bunlar bilince yükselip şaşkın kalan kişiliğe her türlü sorun yaratabilirler. Demonlar bu şekilde uyarıldıkları zaman, kişiliğimizin değişik yönleri arasındaki farklılıklar özellikle yoğun bir şekilde hissedilir." (sayfa 160)  

Ayrıca kişilik ötesi irtibatlardan gelen yoğun zihinsel uyarımın uykusuzluk, çoğu zamana karmaşık bağlantı ve eşleştirmeler ile her şeyi bildiğini sanma yanılsaması. Mistiklerde yaygın olan soyutlaşma patolojik halinde fiziksel dünyayı reddetme ve ruhsal deneyimleri günlük yaşama entegre etmede başarısızlıkla sonuçlanabilir. Duygusal olarak aşırı duyarlılık ve dünyada çekilen çilelere karşı aşırı özdeşleşme ve sempati ortaya çıkabilir. İnsan deneyimin zirve ve diplerini beşeri evrim devinimlerinin kaçınılmaz bir parçası olarak görülmediğinde üstlenmesi çekilmez bir hal alabilir. Aşırı duyarlılık ayrıca olayı "çözme" inancı ile birlikte başkalarının kendi başlarına "çözme" ihtiyacına karşı duyarsızlık şeklinde ortaya çıkabilir. Yetersizlik ve intihar meyilleri içeren hisler de bazıları için bilinç üstü irtibatlardan meydana gelebilir. Bu yaşadığımız şeylerin birer seyiricisi değil de bir parçası olduğumuzu tanımamaktan ileri gelmektedir. Bazıları bilinç üstü deneyimlerin üzerine fazla hızlı gitmekten dolayı kendilerini yakıp adeta silebilirler. (Ferucci, sayfa 158-161)

Bu ezoterik çalışmalardan doğacak gerçek majikal sonuçları küçümsemek anlamında değil, ruhsal gelişmenin sadece psikolojik sağlığın mevcut olduğu bir bilinç kompleksinde oluşacağını belirtmek için söylenmiştir. Araç hazır duruma gelinceye dek, her şey sadece "ev temizliğidir".      

 

Yol Çalışmaları ve Peri Masalları

"Bana anılar gülünden soğuk su veriniz" - Orpheus İlahisi, devam.

Ezoterik Yol Çalışması ve çocukluktaki peri masalları arasındaki ilişki iyicene yerleşmiştir. Ancak, bireyselleşme, kendimize özgüven, ebeveynlerden ayrılma, sosyal kurallar ve dinsel-cinsel tabular ve kısıtlamalar konusunda arayışımızda, çocuksu gelişme modelini terk edip maddi dünya deneyimlerinde daha aktif bir rol oynayan bir gelişme modelini seçiyoruz. Deneylerimizi seçmede bize kılavuzluk etmek üzere, eski peri masallarımızı terk edip yenilerini seçiyoruz. Bunlar ister Yıldız Savaşları (Star Wars) and Uzay Yolu (Star Trek) gibi modern mitolojiler olabilir, veya Dallas, M.A.S.H. veya benzeri gibi uzun süreli televizyon dizileri olabilir. Çoğu eğence programları gerçek anlamda eğlendirici olmamakla birlikte sadece yaşam gücümüz ve zamanımızı emmek için tasarlanmışsa, tanısak da tanımasak da her hikaye içinde bir ahlaki ders ve kozmolojik bir bakış sunmaktadır.  

Uzay Yolu dizisinde arz edilen evren bakışı, Yıldızlar Savaşında biraz farklıdır, zira halen varoluşçu ve ruhsal soruna yeteri bir yanıt vermek durumundadır. Diğer yandan, Yıldızlar Savaşı bize ilk başlarında "Güç" kavramıyla tanıştırıyor, ve iki nesli ruhsal savaşçı, kişisel ve toplu Gölge (karanlık Tarafımız), ıslah olma, ve sadece kuantum fiziğin soyut bir anlayışı ötesinde, deneyimsel bir realite olarak yaratılışın birliği kavramlarıyla tanıştırdı. Aynı şey country ve western müzikte çile, başarısızlık, alkoliklik, ihtiyaç veya uyuşturucu ve alkol tüketime yönelik caz ve blues müziğinde karşılıksız aşk üzerinde sonsuz hikaye silsilesinde de görülür. Rap ve heavey metal müziğin de kendine özgün metaforları, kozmoloji ve dünya görüşleri vardır.     

Kısacası, seyrettiğimiz, dinlediğimiz ve katıldığımız her şey bir seviyede bizim için bir Yol Çalışması olma potansiyeli vardır. Ancak, rasgele ve potansiyel olarak zararlı psişik alış verişlerle, Kabalistik Yol Çalışmaları ayıran şey, Kabalistik Yol Çalışmalarının düzenli, kademeli ve nihai olarak benlik ötesine yönelik olmasıdır.      

Çocuk psikologu Bruno Bettelheim'in (Büyülemenin Kullanım Alanları - The Uses of Enchantment) sözleri burada geçerlidir:  

"Her peri masalı içsel dünyamızın bir yönünü yansıtan sihirli bir aynadır ve çocukluktan olgunluğa doğru gelişmemizin basamaklardan biridir. Peri masalların bize ileteceği şeyde kendilerini özdeşleştirenler için o ilk başta sadece bizim imajımızı yansıtan derin, sessiz bir havuzdur; ama ergeç arkasında ruhumuzun içsel çalkantılarını ve derinliklerini keşfediyoruz - mücadelemizin ödülü olan kendimizle ve dünyayla barışma yöntemlere erişiyoruz." 

 

İnisiyasyon

"İnisiyasyon esasen bireysel beşeri durumun imkanlarının ötesine ulaşmayı, daha yüksek hallere geçişi mümkün kılmak ve nihai olarak bireyi tüm sınırların ötesine yönlendirmeye amaçlar."  Rene Guenon, Aspercus sur l’initiation (İnsiyasyon Görüntüleri)

Bu psiko-ruhsal çalışmalarının amacı ne olduğumuzun ve istesek ne olabileceğimiz hakkında daha geniş anlayışın bilincine varmamızdır. Bunlar bizi eski Grek sözü "Kendini Tanı, böylece evreni ve tanrıları bilirsin" yerine getirmemize yardımcı olmayı amaçlar. Simyagerler "oluşmamızda" kendimizin birçok bakımdan kendimizi yaratmış varlıklar olduğumuzu fark ederiz. Her ne kadar aksisini haykırsak da, yaptığımız, olduğumuz, yaşadığımızın çoğu için dolaylı veya dolaysız olarak sadece kendimiz sorumluyuz. Altın Üstatların dediği gibi "çalışmalarımızın oğluyuz".

Bu yüzyıla dek, en yaygın ezoterik öğrenim ya bir öğrenci-öğretmen ilişkisiyle ya da bir ezoterik locaya inisiye olmakla mümkündü. Başlıca talim ve inisiyasyon yöntemleri çoğu zaman ritüel yöntemiyle olurdu, ve ritüeli veya karşılığını yaşanmış bir veya birkaç kişi içermektedir. İnisiyatör veya inisiyatik takım psişik varlığın uyandığı ve bilinç yüzeyine çıktığı bir durum yaratırlar. Ancak, bunun etkin bir şekilde çalışması için inisiyede uyarılan enerjilerinin inisiyatörün beden-bilincinde halihazırda canlı ve sağlıklı bulunması gerekir. Bu kritik bir noktadır, ve bu şartın yerine getirilmemesi ezoterik inisiyasyonlarının sorgulanır değerde olmasının başlıca nedenidir.

Bu ani içgürü ve değişik bilinç halleri bazı durumlarda inisiyasyon sayılırlar, bazıları küçüktür, bazıları daha da önemlidir. Maalesef, ezoterik çevrelerde inisiyasyon kavramı birçok yanılsamalarla doludur ve psikolojide ona eşdeğerde bir terim veya açıklama yoktur, ama birkaç tane önerilebilir.  

Von Durckheim'un yazıları benlik ötesi psikoloji, Hıristiyan mistisizm ve Zen uygulamaları kişinin içsel yaşamını Kristos Varlığı (İsa'nın idealize şekli) ile özdeşleşmesini sağlıyor, bu da hem Psikosentez, hem de geleneksel Batı Ezoterik Yol Çalışmaların amacıyla uyumludur.  Yazıları, her ne kadar kurumsal Hıristiyan dili kullansa da, bu konuda önemli bir katkıda bulunmuştur ve psikoloji, mistisizm ve ezoterizm arasındaki farkları kapatmak için değerli birer araçlardır.     

 

 

Yollar

"Size kutsal pınardan su verecekler ve kahramanlar arasında bir efendi gibi yaşayacaksınız." - Orpheus İlahisi, devam.

Her yoldan sonra koyulan ‘+’ veya  ‘-’ işaretler o yolun inisiyenin Hayat Ağacında Geri Dönüş Yolunda şuuruna enerji getirdiğini (+) veya getirmediğini (-) gösteriyor. Enerjiyi geri getiren Yolların daha aktif ve enerjik olarak görebiliriz, getirmeyenlerin de tasarım olarak daha pasif ve yansıtıcı olarak kabul edilebilir. Aslında, her psikolojik potansiyel kombinasyonu, veya Yol Çalışması o yollarda seyahat edenlerin şuuruna bir şeyler geri getirir. Geri Getirmek uygun tabir bile değildir, zira bu kaliteler zaten her zaman ruhta mevcuttu, ama sadece potansiyel olarak. Sadece enkarne yaşamın deneyimleriyle ve psiko-ruhsal felsefeler, teknikler ve inisiyasyonlar ile ondan anlama çıkarma isteğiyle o bir realiteye dönüşür veya şuurumuzda gerçekleşir.     

Özellikle Kabala çalışmaları olmak üzere, daha önce ezoterik çalışmalara girişmiş olanlar, başlangıçta Küre ve Yolların çok sabit nesneler olduğunu fark ederler. Ancak onlarla çalıştıkça ve onlar içimize işledikçe daha akışkan ve kelimelerle ifade edilmeyecek bir şekilde içiçe ve karşılıklı ilişkili olmaktadırlar. İşte bu kademeli olarak gelişen içsel deneyimler ruhsal inisiyasyon seviyeleri deneyimlememezi sağlarlar.

Bu inisiyasyonlar kademeli gelişen içsel deneyiminlerin bir parçasıdır. 

Bu gelişmenin psikolojik, mistik ve gerçek ben ötesi yönlerini saf duyusal deneyimlerden ayırır. Kabala, simya veya Psikosentez öğrencilerinin edindiği deneyimler kademeli gelişmeye yöneliktir.  Önceki deneyimler üzerine inşa edilmiştir, bir yön ve amaca sahiptirler. Bir grupta veya başkalarının huzurunda deyimlenseler de tamamıyla kişisel olmalarından dolayı içsel hallerdir. Geleneksel kaynaklarda verilen açıklamalara her ne kadar uysalar da tamamen deneyimleyene aittirler. Onlar benliğin genişleme ve entegrasyon yakarışına karşı içsel yanıtlardır.  Adeptler olarak bilinen son derece entegre kişiler dışında, kimse başkası için onları deneyimleyez, bağışlayamaz.  Bu durumda dahi, bu armağan sadece soğuk bir günde ölü bir araba aküsüne bir "başlatma sıçramasının" psişik karşılığıdır. Bunlar ayrıca kelimenin ima ettiği gibi sadece düşünce, fikir, savlar veya felsefi boyutlar değil, deneyimlerdir ve oldukça enerji yüklü esaslı deyimler.

Yolların sayısı otuz ikidir, onu Kürelere ve yirmi ikisi aralarındaki bağlantılara atfedilmiştir. Onlar hiyerarşik bir düzene göre düzenlenmiştir ve [Not: küreler aralarındaki 22 bağlantı veya yol, bilgi için Kabala hakkında sitemizde çeşitli yazılara bakınız] yoğundan (32. Yol) inceye (11. Yol) doğru sıralanmıştır. Aşağıda verilen düzenlemede geleneksel Kabalistik terminolojiyi bilmeyenler için Sefirot [not: Sefirot (çoğul) = küreler, Sefira (tekil) = küre] adları yerine gezegensel karşılıkları kullanılmıştır. 

Dünyadan Aya [32. Yol] - kontrolsüz psişik algılamalar, ayırdetme veya "ruhları sınavdan geçirme" eksikliği, olası obsesyon veya (en aşırı olası olarak) posesyon. Psişik "sohbet hattından" gelen her şeyi inanma eğilimi. (+)

Dünyadan Merkür'e [31. Yol] - aşırı bir zihinsel soyutlama. Ruhsal ve hatta psişik olanın bilimsel veya rasyonel ihmali veya reddedilişi (olası olarak onun patolojik yönlerini reddetmekten doğar. Önceki ayırt etmeden aşırı ayırt etmeye yönelik bir fark) (-)

Aydan Merküre [30. Yol] - psiko-bilimsel zırvalama. Majikal, okült veya simyasal bilgilerde ayırdetme eksikliği. Aşırı derecede komplo teorileri inanç, rasyonel bir irrasyonellik. İnanç ne denli tuhaf ve olanak dışı olsa daha çok inandırıcı olduğu bir hal. Bir UFO, Bilinmeyen Uçan Cisim (Unidentified Flying Object) olmaktan çıkar ve güneş sistemin ötesinden uzaylıların bilinen uzay gemisi oluveriyor. Okudukları her şeyi inanırlar, X-Dosyaları televizyon dizisi bile bizi koşullandırmak için neşredilen gizli sosyal tarihe dönüşmekte. (+) 

Dünyadan Venüs'e [29. Yol] - Aşırı boyutlarda ve gerisinde mantıklı bir neden olmayan saf duygusal bir doğacılık. Bu herkesin teknolojiyi terk edip doğayla hayali bir uyum içinde yaşamasını isteyen radikal çevreci örneği burada geçerli olur. Bir açıdan, tanrısı olmayan bir doğa dini gibi son derece maddiyatçı ve dünyevi bir görüştür. (-)  

Aydan Venüs'e [28. Yol] - Doğal türde psişik güçler, bunlar son derece cinsel ve ilkeldir. Tarihsel realiteleri hakkında gerçekçi bir yaklaşım olmadan kadim yol ve tekniklerin idealize edilişi. Zıvanadan çıkmış seks majisi. Modern uygarlığın realitesinden kaçış olarak majinin Altın Çağı konusunda peri masalımsı fanteziler. 30. Yolda teknolojiye kaçış varken, burada ondan kaçış olup 'doğa dünyası' hakkında yanıltıcı ve idealize bir görüşe saplantı vardır. (-) 

27. Yol - Merkür'den Venüs'e [27. Yol]  -  Bu yol (mars ile sembolize edilen) irade  ile zihnin entelektüel formlarını duygusal yaratıcı güçleriyle dengelemeyi temsil eder. Bu, doğurucu ve yaratıcı gücün realitesi yerine soyutlama ve teorinin oyun bahçesini tercih eden birçok kişi için bir mücadele  vesilesi olacaktır. Bu Mezla [Not: Hayat Ağacında İlahi Enerjinin yukarıdan aşağı akış yönü 1-2-3 vs]  akışına ters gittiği için gerçek anlamda ve sembolik olarak akıntıya ters yukarıya doğru yüzmeye benzer. Bu başarıldığı zaman inisiyeye bol miktarda güç geri döner ve psikolojik hazırlanmanın temel işi tamamlanmıştır. Bu çalışmaya çok enerjinin akmasına izin verir, ama bu halen yayılma ve uyarım enerjisidir. Eneri akışı az kişinin yaptığı şeyde başarılı olmanın kibrine ve Ölüm ve Teslimiyet Yolunda daha fazla ilerlemenin korkusuna yol açabilir. Bu astral dünyaya diri ışık ve üzerinde kontrol sağlama gücünü getirebilir. Bu noktada illüzyon küresi ve daha fazla ilerleme olması durumunda gelecek ölümlerinden kaçınan çözümlenmemiş psikolojik sorunlar güçlü bir şekilde hakim olabilir. Sonuç olarak, kaçınılmaz olandan sakınacağını sanan inisiye Metanet veya Merhamet sütunlarından yukarıya doğu kaçmaya çalışabilir. (+)

Yetzirah'ın lunar/aysal alemi Hod (zihin), Netzah (duygu) ve psişik/hayal gücü (Yesod) şeklinde sembolize edilen üç temel yönü vardır. Onlar etkin bir birim olarak birleştirildiği zaman, inisiye astral seviyede düşünebilir, hissedebilir, sezebilir ve yaratabilir. O zaman bu seviye veya alem ayrıca derin bir şekilde diğer gezegen veya küreler şeklinde sembolize edilen birkaç seviyede denenebilir. İnisiye bu dünyadan bıktığında veya daha çok ilerlemek için bir dürtü aldığında, daha fazla derecede Güneşsel güçler hissedilir. Bu dürtüler Briah'ın zihinsel aleminden gelmektedir ve inisiyenin eşiği geçip saf bilincin daha yüksek alanlarına girmesini sağlayan azmi sağlar.   

Her şey Güneş (Tifaret) tarafından idare edildiği için, veya Güneşin sezgisel güçleriyle görüldüğü için Solar/Güneşsel Alem olarak bilinen, Briah Alemi hakim duruma geldiğinde çoğu zaman kafa karıştırıcı imajların bulunduğu Yetzirah Alemi geri plana geçer. Bu onların unutulduğu veya  gömemezlikten geldiği anlamına gelmez. Tam tersine! Bu temel deneyimler üzerinde inşa edilmektedir ve Briah Alemi tarafından sağlanan daha saf, direkt deneyim metotlarla daha da güçlenmektedirler.  Yetzirah'ın duygulu, rüyamsı, imaj yüklü aleminde ilişki hep "subje - obje" arasındadır. Bu bizim dünyasal deneyime benzerdir ama düşüncelerimizin önceden realiteye dönüşme avantajı veya da dezavantajı vardır. Briah Aleminde ilişki, arada kafa karıştırıcı semboller alemi araya girmeden saf ve direkt bilmeye dönüşmektedir. 

Atzilut Aleminde ilişki tekrar değişir ve saf olma haline geçiş vardır. Ancak bu genel olarak çoğu pratik çalışmanın kapsamının dışındadır. 

Yol Çalışmalarda, İkinci Ölümün Peçesi olarak bilinen ego ve inşa ettiği astral imajlarının ölümü, özellikle 26., 25. ve 24. Yol ile Briah Alemi ile irtibat kurulduğu zaman olur. Eğer geçiş yapıldığında bu Yollardan kaçınılırsa, inisiye direkt olarak önceden Metanet veya Merhamet Sütunlarından çıkmaya çalışırsa, daha sonra inceleyeceğimiz şiddetli geri tepmeler olabilir. 

Bu üç Yol, İnici Ölümün Peçeleri veya Ruhun Karanlık Gecesi olarak bilinir. Bunlar zihinsel, duygusal ve psişik korku ve bağlantılarımızı arındırmaya yönelik sınayan yollardır. Ezoterik çalışmalar bunu sürekli olarak yapması gerekir, ama bu yollardan bir veya bir kaçını takip etmenin bilinçli kararı ile, daha önceden üzerimizden attığımız sanmış olabileceğimiz kişiliğimizin çok tatsız olabilecek yanlarını tanıma ve arındırma sorumluluğunu kabul etmekteyiz.

Psişik varlığımız ve/veya egonun (id) bu kaba ve rafine edilmemiş yönleri bilinç ve içimizdeki Işığın deneyimi arasında bir filtre görevi görmektedirler. Böylece, ne zaman kişiliğimizde bir zaaf veya bozukluğun etkilerini kısma kararı alırsak, esasta Kozmik Bilinci daha çok yaşamamızı engelleyen aklımızdaki ağın bir veya birkaç ipliğini sökmüş oluyoruz. Sistemli bir şeklide sürekli yapılan Yol Çalışmalar ile bu iplikleri düzenli ve dengeli bir şekilde söküyoruz.  Böylece daha ahenkli bir dizi içsel deneyime yardımcı oluruz. Ancak bunu daha kolay yapmak kolaylaştırmıyor! Düzenli ve sistemli bir yaklaşım sadece negatif yan etkileri azaltır, ama onları yok etmez.               

Güneşsel seviyede, veya bazılarının ruh seviyesi dediği seviyede yeteri derecede bilinç sağlandıktan sonra, psişik varlığın işaret dili yerine iç Benlik ile direkt irtibat kurulur. Bu İlahi Kıvılcım sadece Tifaret seviyesinde var olan bir şey olarak değil, zira aslında Keter'e (Taç) aittir, ama direkt ve açık olarak onunla konuşulur, veya daha doğrusu, bu seviyede onu daha açık ve direkt olarak dinliyoruz. Daha önce iletişim varken, sadece bilinçdışı önyargı tercihlerimizin sınırlarını aştığımız zaman İçteki Tanrının Sesini duyabiliriz. Ama oraya ulaşmak için bir parçamızın ölmesi gerekir. İşte Ruhun Karanlık Gecesinin üç yönü veya Yolu burada devreye girer.

Merkür'den Güneşe [26. Yol] - Bu Yol evreni anlamak için yaratığımız şirin, tertipli, küçük kutuları bırakmamızı gerektirir, böylece anlamaktan deneyime geçebiliriz. Bu son derece engelli bir yoldur ve zihnin entelektüelize etmeye tercih edeceği yerde bir inanç sıçrayışı gerektirir. Bu şeylerin niteliklerini semboller aracılıyla anlatmayı seven ama sadece dille anlatamayanlar için zor bir yoldur. Zen koanlar gibi zihni aşmak için kullanılmak yerine, kendi başına birer amaç olarak görüldüğünde gematria (ebced), notarikon ve benzeri yöntemlerde saklı sırlar çıkarma bu yolun temsil ettiği tuzaklardır. Esrarengiz ortamlarda ve şekillede fisiksel üstatlarla karşılaşma gereği veya egregorların [Not: grupların düşünce formları veya arketipleri] buradadır. Kendimizi "ruhsal materyalizmin" her türlü şeklinin yer çekiminden kurtarmak buradaki mevcut iştir. Bir sürü ezoterik derece, unvan, diploma ve silsile toplamak, şekli öz ile karıştırmak bu Yolun lanetidir.  "Benim yolu, locam, grubum, öğretmenim, vs. seninkinden daha iyidir" bakış açısı burada bir derece görülür. 30. Yolda aletler yapılır, burada onlara asılır, takıntı haline getirilir ve Çalışmayı yapmak için onlara muhtaç olduğumuzu düşündüğümüzde, gerçek içsel gelişmemize birer engel olurlar.  Basamak taşları yerine, onlar yolumuzu tökezleyen kayalıklar olmaktadır ve bu vesile ile yaptığımız ritüel, meditasyon, veya her neyse güçten ve gerçeği bilmenin deneyiminin verdiği azim ve coşkudan yoksun olurlar. Bilgisizlik ve korkudan gelen entelektüel kibirle karışık ruhsal kibir bu Yolun sınavıdır. (-) 

Aydan Güneşe [25. Yol] - Bu Yol, gerçek bir ruhsal irtibata bilinçli olarak girmenin becerisi ile bilinçaltı ve psişik alanı birleştirmeyi temsil eder. Bu yol son derece direkt ve deneyimseldir. Bazıları için giriş sadece uykuda veya psişik zihne tam olarak girebildiğinde ve samimi dilekle aşıldığında mümkündür. Sıkça Mistik Yolun (Orta Sütun) bir parçası olarak ifade edilir ve direkt olarak inisiyeye güç vermezse de, ben ötesi vecit, ahenk ve ruhsal iç görü bağışlar. Onun sorunu kişi Işığı görüp de kendisinin o Işık olduğunu sanabilir. Özde, onların algıladıkları Tanrıyı Yaratıcı Tanrının kendisi sanmaları.  Hatta kendilerini bu yeni bilgeliğin sözcüsü olarak görüp bir Mesihçi misyona sahip görevli insanlar olarak da görebilirler. (-)   

Venüs'ten Güneş'e [24. Yol] - Bu Yol diğer ikisinden duygusal açıdan daha zordur, çünkü Mezla'ya karşı giderler ve İnisiye'ye Dönüş'te güç bağışlar. Öncekilerine kıyasla kişi ölüm ve ölümlülüğüyle daha çok karşı karşıyadır. Burada Terör daha güçlüdür, çünkü ego başına geleceğini bilmektedir ve çeşitli fiziksel, duygusal ve psişik illüzyon ve yanılgılarla kendi gücünü pekiştirmeye çalışır. Burada sözde Kundalini denilen şey daha faaldir ve bir miktarı psişik kanallara akmaktadır. İçsel ateş daha önce arkamızda bıraktığımız sandığımız, ama halen aklımızın derinliklerinde saklanan şeyleri karşımızda tekrar diriltir. Bu bir bakıma inisyede kaç yaşında olsa da "orta-yaş krizi" ortaya çıkarır. (+)  

Tifaret veya diğer bir deyişle Güneş unsurumuzla ilgili tüm Yollar belirli bir seviyede bize ruhsal kibir tehlikesini getirmektedir. Bunun sebebi, varlığımızın öz nüvesinin enerjisi olan güneşsel ateş, En Yüksek Benliğimizin, veya görüşünüze göre Tanrının Işığını yansıttığı için dokunduğu her şeye güç yükler. Böylece, yeteri arınma yapılmamışsa, entelektüel yanılsamalarımız, kendimiz ve dünyaya karşı duygularımız Hod'da (Merkür) abartılır. İster sanatsal, cinsel veya basit anlamda duygusal ifadeler olsun, ihtiras ve yaratıcı dürtü ve tepkilerimiz Netzah'ta (Venüs) abartılır. Yesod'da (Ay) ruhsal iletişim, amaç ve misyon anlayışımız pekişir ve psikolojik sağlığımıza göre çarpıtılır.    

Bunu daha da şaşırtıcı kılan deneyimin çeşitli hal ve seviyelerini açıklamak için uygun ve yeterli bir dilin bulunmamasıdır. Kabalistik terminolojide bir ağaçtan söz ediyoruz, ama Dört Alem vardır ve her alemde bir ağaç vardır, hatta her kürede (Sefira) ayrıca bir ağaç vardır. Şanslıyız ki, bilgisayar programları kullandığımız kadim metaforları açıklamaya yarayan  kullanışlı bir iki metafor vermektedir. Her küreyi daha büyük bir dosya içinde bir metin olarak görebiliriz. Ne zaman birini açarsak, onunla bağlantısı olan başka birini açma fırsatımız olur. Her küre açıldığı zaman ilintili bir dizi pencereye bağlantı kurabilen bir pencere veya dosya gibidir. Sadece belirli bir klasör (Dünya) içinde tüm dosyaları (küreler) tam olarak irdeleyip keşfettikten sonra hepsinin nasıl birbirine kenetlendiğini görebiliriz. Özde, biz bu içsel dosya, klasör, pencereleri herşeyi küçük yudumlar şeklinde sindirebilmek için yaratıyoruz. Aslında, biz tüm küre ve yolların üzerinde aynı anda çalışmaktayız. Ancak, sadece onlardan birer birer farkında olabiliyoruz. Belirli bir seviyede tüm kürelerin yeteri bir anlayışına vardığımız zaman, bir Alem hakkında çalışır, kullanılır bir bilgiye sahibiz demektir. Deneyimle her bir Alemde bu bilgi derinleşir, aynı zamanda inisiyasyon derecemiz de ilerler. Ayrıca yolculuğumuzun belirli noktalarında önümüzde neler olduğu hakkında bazı kısa görüntüler belirir. Fiziksel dünyanın ahengini yaşadığımız zaman, ötesinde var olanı (Psişik Yetzirah) idrak etme dürtüsü ortaya çıkar.  Duygusal-astral planın/alemin (Yetzirah) merkez birliğini yaşadığımız zaman, onun arkasındaki, Briah Alemindeki hayreti şayan yönlendirici zekanın anlık görüntülerini yakalayabiliriz. Bu dünyanın ahenk ve uyumu yaşadığımız zaman, dönüş yolculuğumuzun kalan kısmını idrak edebiliyoruz. Böylece her yolda dört kez yolculuk yapabiliriz. Ancak çalışmamızın en önemli kısmı, Yetzirah Aleminde yapılır. Eğer İkinci Ölümün Peçesinin ötesine gideceksek ve ruhsallık maskesi arkasına menfaatimizi kollamak yerine gerçek anlamda Hizmet vereceksek dikkatimizi belirli bir seviyede Tifaret'e giden en alt yollara odaklamamız gerekir.  

Bütün Yollar Yetzirah seviyesinde deneyimlenebilir, ama hepsi direkt veya esas olarak onunla ilgili değildir. Tifaret'e giden yollar egonun yapısı ve arınması, benlik anlayışımız ve dünya ile ilişkimizle ilgilidir. Briah Aleminde Tifaret'ten yukarıya giden yollar da bu değerleri günlük yaşamımızda hizmet ve özveri şeklinde ifade etmemizle ilgilidir. Onlar daha çok Ruhun (Bilinç-üstü) enerjisini deneyimleme ve yönlendirmeyle ilgilidir. Atzilut Aleminde, Abisin [Not: Derin bir uçurum üzerinden geçit / Hayat Ağacının üst üç küresini diğer kürelerden ayıran peçe] esas olarak Tanrının (Kolektif/Toplu Bilinç) ayrımısız enerjisiyle irtibat kurmakla ilgilidir. Bundan dolayı alt planlarda çalışmak son derece hayatidir. Eğer kişi üst yollara sıçrarsa, veya onları düzen dışı çalışırsa, o zaman kendi içlerinde ve çevrelerinde henüz hazır olmadığı dürtüleri tetikleme riskini yaşar.  Enerji düzgün bir şekilde akmaz ve akışında blokajları kaldırır, ve psişik, fiziksel ve sosyal illetler bundan doğabilir. Enerji bir blokaja vurduğu zaman, ister zaaf olsun, ister güç olsun mevcut bulduğu her kanaldan ayrım yapmadan geçer.   

 

 

Merkezi Atlama

Bu bloklardan dolayı bazıları Dönüş Yollundaki mücadele, özveri ve fedakarlıklardan kaçınmak ister.  İnisiyelerin doğanın taleplerinden kaçınıp Ağacın yanlarından tırmanmak istemesi, veya diğer bir deyişle egonun önemli vasıflarını feda etmeden bilinç-üstünün (Tifaret) yüksek alanlarına girmeye çalışması oldukça tehlikelidir. Bu Merkür ile Mars arasındaki Yol veya Venüs ve Jüpiter arasındaki Yol erken seçildiğinde olur. 

Merkür'den Mars'a [23. Yol] -  Bu Yol inisiyelere seçmiş oldukları çalışma için ek güç ve enerji verecektir, ama erken girilirse kibir, entelektüel kasıntı, ezoterik veya dünyevi hayatta dengesiz ve aşırı ve dolayısıyla Klipotik [Not: Klipot - Kabala'da "kabuklar", Hayat Ağacındaki nitelik ve erdemlerin negatif, şer yönleri] askeri disipline yol açabilirler. Başkalarının hatalarına yönelik yıkıcı ve saldırgan faaliyetler, askeri maceraları haklı kılma durumları ortaya çıkabilir. Başkalarının faaliyetleri konusunda aşırı eleştirisel, sözlerini, faaliyetlerini, düşüncelerini, vs. düzeltme eğilimi. Öfke, korku, şüphe, kin ve riyakarlık dışında başka duygu ifade edilmediği için kendi haklı ve üstün görmeyle birlikte başarısızlık görülür. Kontrol dışında değişikliklere karşı koruk yaşanır. (-)

Venüs'ten Jüpiter'e [21. Yol] - Bu Yolun erken uyarımı ile ilgili sorunlar Venüs'te mevcut güzellik ve şehvete varan duyusal duyarlılık Jüpiter'in maddi gerekleri ile güç kazanır. Kısacası bencilik, açgözlülük, sefahat pekişir. Ne pahasını olursa olsun kazanç, şan ve şöhret arzuları görülebilir. (-)   

Hangi sütundan tırmanılacağı olası olarak daha önceki tercihlere dayanarak seçilmiş olacağına göre, Merkür olmadan bir Venüs açılımı kişinin sonu gelemeyen maddi ve duyusal arzularına gergin ve irrasyonel bir yaklaşıma yol açacaktır.  Ama Merkür açıksa bu arzuların gerçekleşme olasısı daha fazla olacaktır, burada kişi dünyevi arzu ve güç edinme hırslarını yerine getirmek üzere entelektüel güçlerini kullanır.      

Eğer Merkür açık olup Venüs kapalıysa ve enerji Mars'a doğru egonun duygusal gücünün korkusuyla yükseliyorsa, nevroz, kaygı ve korku hakim olur, zira inisiyenin elinde sadece hiç bir zaman gerçekleşmeyen "iyi tarlanmış planlar" vardır. Çünkü en bencil anlamda bile gerçek bir tutku ve ihtiras yoktur, mevcut herhangi bir psişik ve yaratıcı güç yoktur.Marsilio Ficino, tüm eserlerinin en popüleri, Libri de Vita ilk kez 1489 yılında basılan on beşinci asırda yaşayan bir rahip ve hekimdi. Birçok Ortaçağı ve Rönesans tıbbi metin gibi Finico'nun eseri çeşitli hastalıklara tedaviler birlerken astrolojik sembolizm ve yöntemleri sıkça kullanmaktaydı. Aynı modern metinlerde genetik/kalıtım bilimi kabul gördüğü gibi, Ficino'nun döneminde astroloji itibar görürdü. 

Böylece ortada mevcut sorunlar basittir. Yüksek kürenin gücü feda edilmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalıdır, yoksa çok rafine psişik enerjiler büyük ve ezici bir ağırlık gibi rafine olmayan zayıf psişik yapının üzerine çöker ve onu yıkar.  Eğer enerji (paniğe kapılmış bir egonun etkisiyle) bu "düşüşten" kaçmaya çalışırsa, bu sadece durumun karmaşıklığını artırır, zira seçilen sütunun tepesine çıktıktan sonra Tifaret'e inmek için evrim/yükselme yolu değil karşı-evrim/iniş yolundan gitmek gerekir, veya bu sefer Abis Yolu olmak üzere zamanından önce daha çok yol geçişleri yapılır, bu da olası olarak uzun vadeli psikolojik hasara yol açar.

Abis veya Daat Sefirası tarafında arz edilen sorun, onun egonun kısıtlı sınırları tarafından erişilemeyen bir Bilgi ve Bilinç halini temsil etmesidir. Diğer bir deyişle, hiç bir kısıtlaması olmayan İlahi varlık tarafından erişilebilir ve bu meyanda tüm kısıtlamaları yok eder. İniş yolunda Daat'tan geçen enerji egomuzun öz nüvesini oluşturur, dolayısıyla çıkış yolunda bu enerji sadece mevcutsa egoyu çözer veya dağıtır. Daat birkaç kez geçilir ve belirli psişik, cinsel ve baskılı dürtü ve ketlemeleriyle [Not: Ketleme (İngilizcesi Inhibiton): ...Psikanaliz dilinde ketleme sözcüğü bir içgüdüsel tepinin ya da bazı belirtilerin bilinçdışı olarak durdurulması anlamına gelmektedir. Üstbenin kuvveti, tepileri ketleyerek bunların, üstbeni içbenden ayıran sınırı aşmalarına engel olur." Kaynak: Psikoloji Sözlüğü O.A. Gürün, İnkılap (Yesod) bir dereceye kadar bilinçaltı deneyimlerimizde de görülebilir. Burada önümüzde bizi bekleyen düş, fantezi ve psişik realitenin yeni dünyası ile geriye alınmaktayız, ama önceden bizi karşılayan Eşiğin Terörüyle yüzleşmemiz gerekir. Eğer daha önce egomuzu tabaka tabaka çözüp kendimizi tekrar inşa etmediysek, bu terör, kontrol kaybı ve gerçek realiteyle yıkıcı yüzleşme, yıllardır inşa ettiğimiz egoyu ve onunla birlikte varoluş anlayışımızı parçalar. Bu bir şekilde Abis'i geçmiş olanların ego veya dünyevi benlik anlayışı yoktur anlamına gelmez, ama talim, deneyim ve İlahi Taktir ile daha yüksek şuur hallerine varmak için geçici olarak onu bir kenara bırakmışlardır. 

    

 

Ficino ve Rönesans Psikoterapi

Marsilio Ficino, tüm eserlerinin en popüleri, Libri de Vita ilk kez 1489 yılında basılan on beşinci asırda yaşayan bir rahip ve hekimdi. Birçok Ortaçağı ve Rönesans tıbbi metin gibi Finico'nun eseri çeşitli hastalıklara tedaviler birlerken astrolojik sembolizm ve yöntemleri sıkça kullanmaktaydı. Aynı modern metinlerde genetik/kalıtım bilimi kabul gördüğü gibi, Ficino'nun döneminde astroloji itibar görürdü.

Ficino'yu farklı kılan, özellikle Satürn tarafından idare edilen hastalıklar olan melankoli ve depresyonun tedavisi olmak üzere, tılsımlarım hastalıkların tedavilerinde kullanmasını önermesi, böylece majiye giren ince hattı açmış oluyor, oysa o devirlerde böyle uygulamaların suçlaması dahi insanların itibar ve hatta yaşmalarını bile kaybetmelerine neden olabilirdi.

Ficino'nun doğal majisi günümüzde psikologların ortaya koyduğu birçok fikre benzerlik arz ediyordu, sadece bu fikirleri bulunduğu döneminde kullanılan dille açıklıyordu ve tılsımların kullanımı açısından gerçek majikal (Yeni-Platoncu, Greko-Mısır) uygulamalar içermekteydi.

Özet olarak Ficino etrafımızı çevrelediğimiz imajlarız  veya onlara dönüşmekteyiz ve etkisini aradığımız belirli bir gezegene (kaliteye) tekabül eden belirli bir bitki, yiyecek, koku, renk veya hayvana yönelik uygulamalarla "semanın diri gücünü aşağı çekebiliriz" diyordu.

Ficino hastalarına etraflarını evrensel ahenk ve ayrıca belirli erdemleri temsil eden imajlarla donatmalarını öneriyordu. Bu amaçla temsil ettiği etkileri anımsatmak için aklın hayal edeceği her şey, resimler, heykeller, güneş sistemin saatleri vs. kullanılmaktaydı. Hatta, Ficino ve yandaşları bunların sadece temsil etmediğini, enkarne ettiğini diyecek kadar ileri giderlerdi, öylece Ficino saf psikolojik alandan majiye geçiş yapmaktaydı.

Saf pratik psikolojinin eşiğinden majikal alana geçmek hem içsel, hem de dışsal olarak kritik bir adımdır. Bunu yapmakla, Ficino veya onun tedavilerini uygulayan kişi artık yaratılışta sadece pasif bir seyirci olmaktan çıkar ve onun gelişiminde aktif bir katılımcı olur. Güçler, kapalı, içsel ve kişisel bir deneyimden herkesin erişebileceği kozmik güçlerin karşılıklı etkileşime dönüşür.

Aynı  bağlantı ve ruhsal eşleşme teorisi, Orfik İlahiler aracılıyla müzik ve şarkıya da uygulanmıştı.

Ficino tarafından önerilen imajların çoğu Picatrix eserinde [Not: Maslamati ibn Ahmad al-Majriti'nin "Ghâyat al-Hakîm fi'l-sihir" eserinin Latince'si] sunulanlara benzerdi ve genelde normal şekillerinde gezegensel semboller ve kadim tanrılarından oluşmuştu. Bu dünyevi imajların kullanımı "demonik" veya "ruhsal güçler" ile değil de, sadece "dünyasal güçler" ile çalışma açısından "doğal majidir."

Thomas Moore, "İçimizdeki Gezegenler" adlı eserinin önsözünde Marsilio Ficino'nun ruhun her şeyi kapsadığını ve kucakladığını inandığını yazmıştır. Ficino, ruh ve gücüyle yüzleşebilmek için, daha önceki ve sonraki birçok Hermetist gibi imajların sürekli ve düzenli kullanımını önermişti. Hatta, Ficino için insanın psikolojik sağlığı yaşantısında kullandıkları imaj ve bir hayal gücüne sahip oldukları derecesi ile ölçülebilirdir.  Bu "Sıkça İnvokasyon yapınız" diyen günümüzün psikoterapisti ve majisyeni Dr. Israel Regardie'den pek farklı bir görüş değil.

Ficino'nun psiko-ruhsal Hermetizm'in arkasındaki fikir bize şah damarından yakın bir Tanrı'yı yaşamayı uygulamakta yatar. Astroloji (veya yansıma veya terapi) ile psikolojik eğilimlerimizi tanımakla güçlü yönlerimizi pekiştirip zaaflarımızı asgariye indirebiliriz. Bu genelde eşleştirme yolu ile kendimizde var etmek istediğimiz kaliteleri yaşamakla olur.

Eğer kendimizi güzellikle çevrelersek, güzellik oluruz. Eğer kendimizi bilgelikle ararsak bilgelik oluruz, vs.. İmajlar zihinde şekillenir ve mümkün olduğu kadar maddi dünyada yaratılır. Böylece ilahilik soyutlama ve fanteziyle sınırlı değildir, ama günlük deneyimlerimizde enkarne olurlar. Ritüel bir düzende mabedin dekorasyonu  çoğu zaman Yol Çalışmanın küre/gezegen renkleri, kokuları ve ilgili sembolleriyle donatılır. Eldeki çalışmaya odaklanmak üzere, hem içsel, hem de dışsal semboller imgelenir ve yaratılır. Burada Rönesans majisi, modern majikal Yol Çalışmaları, psikoloji ve inisiyasyon ile direkt bir bağlantı görmekteyiz.  

 

Simyasal Patolojiler

"Unutma - iddia eden çoktur; bilen azdır." - ,Orpheus İlahileri

Dönüşün simya yöntemi ve Kabalistik yöntemi arasındaki fark etkiden ziyade teknikte yatmaktadır. Bir simyager tentür, ilaç ve yağ veya taş gibi simyasal ürünleri yaratır, bir Kabalist ise tılsım, veya kristal, metal veya sıvıklar gibi şarj edilmiş (veya yüklenmiş) objeler üretir. Her ikisi de onları kullanan veya temas edenlerin psişik varlığı üzerinde etki yapmaya tasarlanmıştır ve onları hazırlayanın içsel gelişmesinin dışsal tezahüratlarıdır.

Bir dereceye kadar, Hayat Ağacındaki Yollar konusunda söz edilenler simyasal Çalışmayı üstlenmiş olanlar için de geçerlidir. Her bir kürenin metal ve bitki aleminde karşılığı olduğu için ve bir çok simya öğrencisi Taşların tentürlerini yaparken Ağaçtaki gezegensel Yolları takip ettikleri için aynı uyarılar ve iç görüler geçerli olabilir.

Simya Çalışmasında, öğrenci ilk başta bitkisel malzemelerle başlar, sonra metalik ve mineral alemlere devam eder. Her bir alem daha önce öğrenilenlerin yeni bir seviyede uygulamasıyla derinleşmiş bir halini temsil eder. Bitkisel ilaçların etkileri sadece bir hafta gibi bir dönem sürebilir, ama aynı gezegensel eşleştirmelerinin etkileri daha derin ve kalıcı olacaktır. Söz ettiğimiz etkiler tabii ki değişimlerdir, daha geniş ve kapsamlı şuur genişlemelerdir.

Bu ilaçların etkileri onların sindirenlerin psişik veya duş alemlerinde görülebilir. Bitki ilaçlarının etkileri psişik fizyolojimize karşı en geçici ve hafif olanlar olduğuna göre, dinlenme, meditasyon veya uyku gibi etkilerine karşı en pasif ve alıcı durumlarda bulunduğumuz zaman ortaya çıkarlar. Mineral ilaçların metalik ilaçlarının etkileri çok daha güçlüdür ve onlara karşı alıcı olmamıza gerek olmadan günlük bilincimize girip etkileme şansları daha fazladır.

Bundan dolayı gerekli emniyet önlemleri ve prosedür şartlanmaları ile birlikte Metalik ve Mineral Alemin daha Büyük Çalışmasından önce bitkilerin Küçük Çalışmasını ele almamız öneriliyor.

Ancak burada ince bir husus işlenmektedir. Bitki Alemi esas olarak bizim psişik veya Yetzirah yönümüzü (Alt Astral/Duygusal) temsil etmektedir ve Metalik Alem kişisel Briah Alemimizi (Yüksek Astral/Zihinsel) temsil etmektedir. Kısacası, bitki hazırlıkları olmadan Metallik Çalışmaya sıçrama Tifaret'in altında hiçbir Kabalistik Yol Çalışması yapmadan, üstündeki Yol Çalışmaları yapmanın simyasal karşılığıdır.

Bitki Alemi genelde psişik varlık ve ay tarafından kolayca etkilenen maddi yaratıklarla ilgilidir. Hem ritüel majinin bazı türleri uygulandığı zaman, hem de bazı bitki tentürleri hazırlandığı zaman  aysal gelgit hareketleri hesaba alınır. Operatörün zihin, duygu ve akışkan yönü üzerinde aysal güçlerinin etkisi ve hazırlanan ilaca aktarımı bu hususu açıklar.

Kabala, Hayat Ağacı ve simyanın bu örtüşmesi her ne kadar Paracelsus'un ortaya koyduğu yoldan sapsa da, çoğu modern simya öğrencilerinin ya Frater Albertus veya Manfred Junius'un eserlerinden, ya da Gül+Haç Üniversitesi Simya Dersleri (he Rose+Croix Univerity Alchemy Classes (AMORC),) veya Doğa Filozofları (he Philosophers of Nature (PON)) öğretilerinden aşinadır.

Bu modeli bir adım ileri alırsak, spagirik veya simyasal prosedürlerinin birinde başarısızlık operatörün psişik bedeninde (duygusal-zihinsel yapısında) içsel bir "boşluk" veya "patoloji"nin göstergesidir. Eğer ilaç yaratmanın dış dünyasının işlevi başarı olacaksa içsel olarak tanınması gereken bir boşluğun tamir edilmesi gerekir. Kendi psişik varlığını veya başkasınınkini tedavi edecek ilacı yaratmada başarısızlık o ilacı yaratacak kişinin o yönünü tedavi etmesi gerektiğini gösterir. "Altının yoksa altın yapamazsın" simya atasözü işte bu anlama gelmektedir.

İster simyasal olsun veya Kabalistik olsun, "bütünselliğimizde" bu boşluk daha karmaşık Çalışmada daha da çok vurgulanmaktadır. Psişik hal ne denli karmaşık, saf ve gayri kişisel olursa, idare edilir hale getirmek üzere kişiliğin ayrışması, hallerin kişileşmesi şansı o denli fazladır. Psişik hal ne denli karmaşıksa kişileşme halini alma (bizim açımızdan), veya ihtiyacını duyma durumu o denli fazla olur. (Jung'un Simya Etütleri, sayfa 53) (Alchemical Studies, C.G. Jung, Princeton University Press, 1983. P. 53)

Burada belki de simyager için en büyük risk hazır olmadan "daha ileri Çalışmalara" girişmektir; bitkisel çalışmanın önemini küçümsemek; ve Çalışmayı aşırı maddeselleştirmektir. Diğer bir deyişle, yaptıklarının kimyasal ve maddesel yönleriyle fazla aşina olup içlerindeki karşılıklarını ihmal etmektir. Örneğin, Merkür alkolün veya Hg'nin kimyasal karşılıysa, bu operatörün psişik alanında ne anlama gelir? Eğer ben Kırmızı Taş veya Felsefi Merkür'ü yaratıyorsam, bu psişik varlığımdaki içsel değişimler açısından ne anlama gelir? Eğer sadece içte oluşturduğumu dışta oluşturabiliyorsam, kişisel olgunluğum ve gelişmem kimyasal sorun olarak neyi ortaya çıkarır?

Ritüel yol ve simyasal yol arasındaki farklar çok büyük gözükse de, aslında pek fazla değildir ve aynı güç ve zaaflara tabidir. Her ikisi akıl ve entelektüel alanı olan Hod/Merkür alanına girerler, aynı engellere tabidirler. 

       

Özet

Dönüş Yolunu üstlenebilmemiz için psişik varlığımızın çoklu yönlerini ve birbirleriyle nasıl ilişki kurduklarını, yolculuğun her adımında karşılaşılan sorun ve potansiyelleri anlamamız gerekir. Bu amaca yönelik olarak Hayat Ağacı elverişli bir şema, harita ve alettir. Uygulanışında içimizde mevcut olan incelikleri keşfederiz. İçsel Işığı, İnisiyasyonun Işığını açığa çıkarmak için "yavaş yavaş acele ederek" iç hayatımızın dolanmış ağını çözebiliriz. Bu yapıldığında, Comte de Gabalis'in öğrencilerine verdiği söz anlaşılır, ama bu sadece verilen görevi üstlendiğimiz zaman mümkündür:

"Ebedi ve Mutlak Bilgeliğe hamdolsun ki, tarif edilmez Yüce Hakikatlerinin hiç birini senden saklamamam için bana ilham verdi. Oğlum, eğer O, bu Yüksek Sır Öğretilerinin (Misterler) senden gerektirdiği sebatları içine yerleştirirse, ne kadar mutlu olacaksın.  Yakında tüm Doğaya hükmedeceksin, sadece Tanrı senin amirin olacaktır ve sadece Bilgeler eşitin olacaktır. Mutlak Zeka isteklerini yerine getirmekten şereflenir, ifritler bulunduğun yere yaklaşmaya cüret edemezler, bulundukları derin diplerde bile sesin onları titretir ve dört Elemente mekan eden Görünmeyen Halklar her dileğini yerine getirmek için koşarlar. Ey Yüce Tanrım size tapıyorum çünkü insanı bu kadar muhteşem bir ihtişam ile taçlandırdınız ve kuşatınız ve ellerinizin bütün eserleri üzerinde onu Egemen bir Kral olarak yaratınız." Bana dönerek şöyle ilave etti, "Oğlum, içinde Bilgelik Çocuklarının yanılmaz nitelliği  olan o kahraman hevesi hissediyor musun?  Salt Tanrıya hizmet etmeye ve Tanrı ait olmayanı yenmeye cüret ediyor musun?  Bir İnsan olmanın ne anlama geldiğini biliyor musun? Ve bir hükümdar olarak doğmuşken bir köle olarak yaşamaktan bıkmadın mı? ... doğduğun yüce mevkie ulaşmana engel olabilecek her şeyi feragat edebilecek cesaret ve güce sahip olabilecek misin diye iyi düşün."    

Comte De Gabalis, yazan Abbe N. Montfaucon de Villars, yayınlayan The Brothers, New York, New York City. 1914.

Hepimizin bir gün yanıt verebileceğimiz sorular.


Mark Stavish, M.A., Teoloji ve Eğitmenlik konularında dereceleri vardır ve yirmi yıldır ezoterizmi araştırmakta ve uygulamaktadır.  Şu anda ORA (the Occult Research and Application Project of The Philosophers of Nature) Doğa Filozoflarının Okült Araştırma ve Uygulama Projesi'nin Başkanıdır ve yazıları birçok okült, New Age (Yeni Çağ) ve majikal yayında çıkmıştır.  Yazar makaleleri konusunda yanıt, yorum veya eleştirileri memnuniyetle hoş karşılar, zira halen "gelişmekte olan bir çalışmadır". Kişisel deneyimler hoş karşılanır. Ayrıca Simya, Kabala veya Hermetik yönünde araştırma projelere katılmak isteyen bireyler yazar ile aşağıdaki adreste irtibat kurabilir: Mark Stavish, P.O. Box 2920, Wilkes-Barre, Pennsylvania, 18702. Araştırma sonuçları bütün katılımcılara dağıtılacak olan Felsefe Taş, Doğa Filozofları Dergisinde (The Stone, the Journal of The Philosophers of Nature) yayınlanacaktır. 

 

[Ana Sayfa ][Yazılar