[Ana Sayfa ][Yazılar

Ezoterik Okullar 

Yazan Frater Parush

Çeviren Kemal Menemencioğlu - Translation Copyright © 2004 hermetics.org

All Rights Reserved. Copyright © Frater Parush. 1997


Okült uygulama yöntemlerini iki genel gruba ayırarak başlayabiliriz. Bu gruplara "ökült" yol ve mistik yol diyoruz. Okült yolu takip eden kişi veya okul fizik alemine doğmuş (enkarne) olması için çok önemli sebeplerin varolduğunu inanmaktadır. Günlük yaşam içinde bulunduğu için, esas ilgi alanının burada yattığını ve bu yaşam sürecinin (enkarnasyon) sorumluluklarını ihmal etmemesi gerektiğini düşünmektedir. Aklında bu ideallerle donanmış okültist majikal faaliyetlerini fiziksel cisim ve olayları dönüştürmek, arındırmak ve ilahi kanuna uyumlu duruma getirmek üzere maniple etmek üzere "yukarıdan" güç indirmeye odaklamaktadır. Bu şekilde okültist fiziksel dünyayı dönüştürmenin ilahi planına katılımda bulunduğunu inanmaktadır.   

Oysa, mistiğin, okültiste kıyasla tamamen ters bir görüş açışı vardır. O fiziksel alemin bir illüzyon olduğunu ve ona buluşmakla hiç bir şey kazanılmadığına inanıyor. Dolayısıyla, Tanrı ile bir olmanın sürekli vecit halini yaşabileceği ümit ettiği daha yüksek alemlere  yükselmek üzere, fizik aleme karşı her türlü maddi bağımlılığı kesip geride bırakmaya çalışır. 

Bu iki yaklaşımlardan hiç biri yanlış veya doğru değil. İnsanın yaşam misyonuna göre bunlardan birine girmenin farklı nedenleri vardır. Hatta, çoğu mistiğin okültist olarak başladığı ve nihai olarak okültistlerin mistik yola gireceği söylenir. Esas olarak doğudaki geleneksel mister okulları ruhsal disipline yaklaşımları itibarıyla ağırlıklı olarak mistiktir. Diğer yandan, batı tradisyonunun esas okullarının daha fazla okült ağırlıkları olduğunu görüyoruz. Böylece diyebiliriz ki, batı kültürlerin karmaları daha çok fiziksel realiteye hakim olma ve onunla ilgilenmeye dayanır. Doğu kültürlerinin karmaları dünyayı terk edip ebedi olarak ilahi varlıkla birleşmektir. Bu gerçekler günlük yaşamda oldukça açık görülür, batı kültürün teknoloji meşgalesi ve doğu kültürün daha çok ruhsal amaçlara yönelik olması örnek olarak gösterilebilir. 

Böylece, Batı Mister Tradisyonu, eğitim metodu ve irdeleme konularıyla dikkatli bir şekilde batı psişik yapısına göre uyarlanmıştır ve aynı şekilde doğu sistemleri Asya kültürüne göre uyarlanmıştır. Bundan dolayı doğuluların doğal ortamlarında okült tradisyonu takip etmeleri oldukça zordur, aynı şekilde batılı bir inisiyenin doğulu yolu takip etmesi zor olduğu söylenir ve buna katılıyorum. Zor olmakla birlikte, zihinsel şartlamalarına uymadığı sürece sağlığına da olumsuz etkisi olabilir. 

Yine de Batı Tradisyonu içinde kendilerini Batı Mister Tradisyonunun bir parçası olarak sunan ama ağırlıklı olarak mistik yaklaşıma yönelik okullar da bulmaktayız. Doğu'da benzeri şekilde, buna ters bir yaklaşıma sahip bazı okullarda görmekteyiz. Bazı kişi ve okulların mistik bir yaklaşıma girdiklerinde, Batı Tradisyonun sıkı bir şekilde bir yeraltı hareketi olup erişilmesi zor olduğu bir döneme rastlamıştır.  Bu dönemlerde aydınlanmak isteyen birçok batılılar konuyla ilgili mevcut birkaç kitapla tatmin olmak zorundaydılar. Maalesef, bunların çoğu Doğu okulları ve yöntemlerine yönelikti. Dolayısıyla, bir nesil batılar aydınlanmanın doğudan geldiğini ve dolayısıyla onu bulmak için doğuya gitmenin şart olduğunu düşünerek yetiştiler. Batı Tradisyonu aslında 1960'lı yılların sonunda, hippi dönemine dek tam olarak ortaya çıkmamıştı. Beatles'ler Batı Tradisyonunu duymalarına rağmen, halen tek yolun Doğu'da bulunacağını inanıyorlardı. Dolayısıyla guru avına çıktılar.             

60'lı yılların sonu itibarıyla Altın Şafak Tradisyonu ve Wicca'nın yeniden canlanması 70'li ve 80'li yıllarda yavaş yavaş artış göstermiştir. 90'lı yıllarda ise dev adımlar atarak Batı Tradisyonunu uzun bir uykudan kaldırarak halkın gözüne serilmişti. 

Şimdi, eğer ilgi alanımızın Batı "okült" okulları olduğunu karar vermişsek, Doğu sistemleri tasarlandığı kişilere bırakabiliriz. Bu meyanda Batı sistemini yaşam boyu amaçları edinenler öğrencilerine Doğu metotlar konusunda merak ettiklerini daha ileri bir tarihe dek bir kenara bırakmalarını önerirler.  Her iki sistemi bir arada etüt etmek, kıyaslamaya neden olur, bu da çoğu zaman aklı karıştırır.

Dolayısıyla, okült bilginin batı ekolleri kendi belirli yolları için en pratik olan uygulamaları keşfedip geliştirmeye yönelmiştir. Bundan dolayı Maji ve Simya okültistler için ilgi alanlarını işgal eden iki öncelikli konu olmuşlardır. Simya esas olarak fiziksel şeylerin doğal saflığını veya ruhsal niteliğini ortaya çıkarmakla ilgili olarak bu kutsal kimya modern dünyada o kadar önemli bir yeri olan modern kimya ve fiziğin doğumuna neden olmuştur. Şimdilik, ilgimiz Batı Okült Kardeşlik (Fraternite) sisteminin temeli olarak majidir. Dolayısıyla majinin ne olduğunu açıklayalım.  

Ünlü bir adept okültist, Aleister Crowley, bir zamanlar majiyi "irade doğrultusunda değişiklik yaratma yeteneği" olarak tanımlamıştır. Çoğu modern okültist bu tanımı isabetli olarak kabul etmiştir, ancak bu tanımın yeni başlayanlar için biraz açılması gerektiğini hissediyoruz. Crowley istencimize uygun yapabileceğimiz herhangi bir değişikliğin majikal bir faaliyet olduğunu vurgulamak istiyordu. Ancak, bunun doğru kabul etmemize karşın, sadece iradeyle gerçekleştirilen daha olağanüstü değişikliklere insanlar genelde bir majikal fenomen gözüyle bakar.  Örneğin, yukarıdaki kuralla göre, eğer su kaynatmak istesek, suyu bir tencereye koyarız ve ocakta ısıtırız ve su kaynar. Suyu kaynatma işine irademizle girdik ve istencimiz gerçekleşti. Daha aşırı bir örnek versek, yağmur yağmasını istesek ve gerekli majikal işlemleri uygulasak, o zaman çoğu kişinin son derece majikal bir faaliyet uyguladığımızı kabul eder. Yine de, Crowley'e göre su kaynatmak veya bulutsuz bir günde yağmur yağdırmak üzere harekete geçireceğimiz kanun ve uygulayacağımız metotlar arasında bir fark yoktur. Tek fark iki sonuçtan birini elde etmek üzere gerekli irade gücüdür. Dolayısıyla, eğer ikincisi majiyse ve her ikisi aynı kanunlarla çalışıyorsa, o zaman birincisi de maji olmalıdır. Her iki şey de o zaman, "irade doğrultusunda yapılan değişikliklerdir."   

Eğer bu kadarını da kabul edebilirsek, majisyenin uygulaması kapsamında yapabileceği her şeyin daha olağanüstü sonuçlar elde edebilmesi için irade gücünü pekiştirmek ve odaklamak üzere tasarlanmıştır. Çağlar boyunca teknolojinin yardımı olmadan majisyenler birçok değişik uygulamayı keşfederek denemişlerdir.  Bunların arasında ritüel, majikal aletler, kehanet, astroloji, invokasyonlar, tentürler ve meditasyonlar vardır. Dolayısıyla, deneyimli majisyen için İrade veya İstence en güçlü majikal alettir.   

Dolayısıyla, mükemmel bir şekilde geliştirildiğinde bir fırtına yaratabilen, saldırgan bir hayvanı dindirebilen, hastaları tedavi edebilen veya majisyeni havaya kaldırabilen irada gibi güçlü bir aletin geliştirilmesi ve kontrolü büyük itina, kurnazlık ve dikkat ister. Bundan dolayı, tarih boyunca okült okullar majikal adayı eğitmek üzere çok ince ayarlı teknikler geliştirmişlerdir. 

Majiyi öğretmeyi daha etken getirmek üzere ilk kuralın okul tipi bir ortamı gerçekleştirmekte ön gördüler. Hatta kadim okült okullar sivil eğitimin üzerine inşa edildiği ilk modeldi. Kadim Bilgeler biliyorlardı ki İrade en iyi şekilde katı disiplinin kılavuzluğu altında eğitilirdi, zira derler ki, insanoğlunun tembelleşmesi sonucunda irade zayıflamıştır. Bu şartlar altında, bu kadim Bilgeler okulları ve faaliyetlerini düzenleyen katı kurallar getirmişlerdir. Tüm eğitim dereceli basamaklar şeklinde veriliyordu ve bu başarı derecelerine göre yetkin bir hiyerarşi kurulmuştu. Günümüzde görmekteyiz ki eğitim metotlarında en başarılı okullar mertebelerinde katı disiplin ve bütünlük temin edenler olmuştur. Diğer yandan, bazı çok iyi okullar daha önce katı bir etüt, uygulama, sınav ve yönetim varken, yüksek dereceli üyelerinin aptallığı ve cehaleti yüzünden atalet ve yolsuzlukla çökmüştür. 

Birçok kez, neden kadimlerin izole bir şekilde solo veya teke tek eğitim yerine okul kurmayı tercih etme gereğini duymuştur diye sorulmuştur. Bunun yanıtı majikal ilişkilerin karmaşık mekanizmasında ve gruplar içinde bu alanda çalışmanın pratik yararlarında bulunmaktadır. İlk başta, gerektiğinde kapalı ve gizli bir grupta daha çok majikal enerji toplanıp yönlendirebilir. Bu seremonyal örgütlerde her yeni derecenin başında yapılan grup seremonileri ile mümkündür. Böyle durumlarda, seremoni öncelikle adayın yararına uygulanır ve seremoniyi bir değişim katalizörü olarak kullanmak üzere, tüm grup kitlesel güçlerini aday üzerinde odaklar. Bu kolektif çabayı yöneten yasaya göre "bütün, parçalarının toplamından daha ağırdır." Beş kişi birlikte çalışsa, beş kişinin ayrı ayrı enerji biriktirmelerine kıyasla daha çok enerji biriktirirler.   

Bu kanun grup içinde çalışmanın üçte dört temelini oluşturur. daha büyük bir çapta, aynı mekanizmayla tek bir genel veya belirgin amaç üzerinde odaklaşan birçok grup, insan ırkının kollektif bilincini önemli ölçüde etkileyebilir. İnsanlığa hizmet fikri işte burada ortaya çıkmaktadır. Okült eğitimin iki seviyesi vardır 1) Bireyi eğitmek ve ona daha yüksek bir düzeye kılavuzluk etmek, 2) ileri seviyede bireyler toplumun kolektif bilincini etkilemek üzere güçlü enerji odakları oluştururlar, böylece insanlığın evrimine yardımcı olurlar, ama her bir birey enerjilerini çalışmada gönüldaş olan kardeşleriyle özdeşleştirmeli, yoksa güçlerinde birlik olmaz. 

Teke tek yerine, gruplarda eğitim almanın ikinci nedeni de tek başına hem öğretmen, hem de öğrenci atalete düşebilir veya kabiliyetsizlikle eğitimde başarı derecesinin altını kazar.  Birkaç birey özgün becerilerini bir araya getirdikleri zaman tek bir öğrencinin tek bir öğretmenden her konunun ustası olması beklentisine güvenmesinden daha etkin bir şekilde eğitilebilir.  

Bunun dışında emniyet sorunu da vardır. Sayılarda emniyet olduğuna inanıyoruz. Etken bir majikal çıraklık her zaman yıkıcı etkilere açıktır. Çeşitli yeti mertebelerinde bulunan birçok eğitilmiş birey öğretmen-öğrenci ilişkisini denetlediğinde, aptalca ve tehlikeli durumların ortaya çıkma olasılığı azalmaktadır. Çıktığında da yardımın yakında olma olasılığı daha da artmaktadır. 

Grup eğitiminden elde edilecek tüm yararlar yanında yine de dikkate alınması gereken bazı sakıncalar da vardır. Yukarıda söz ettiğimiz grup eğitimindeki tüm yaralarında başarı temin etmek üyelerin bütünlük, alçak gönüllülük, azim ve çalışkanlıklarına dayanmaktadır. Maalesef, çok fazlasıyla grup, aralarına adanmamış kişiler sokmakta ve tek bir çürük elmanın bir çuval elmayı bozabileceği son derece doğru olduğu için, grup birliğini bozabilmektedir. Deneyimler göstermiştir ki, İnisiyeler bile Işığın cazibesi yerine atalete daha kolay celbedilmektedirler.  Bunu önleminin tek yolu, grubun her yönünü yürütmeye sürekli ilgilenen, ağacı sağlıklı tutmak üzere her an çürük dalları budamaya hazır ve en iyi meyveyi fark edecek güçlü bir liderin varlığıdır.                              

[Ana Sayfa ][Yazılar