Karma Üzerine

Yazan İsmail Akgöz

Copyright © 2021, İsmail Akgöz, hermetics.org

 

19.yüzyılın sonlarına doğru Doğu öğretileri etkili bir şekilde Batı toplumlarına yayılmaya başlamıştı. Okült konuların da Teozofi ve öncülü oluşumlar sayesinde popülerlik kazanmaya başladığı bu süreçte aktarılan kavramlar okültizm içindeki yerini kolayca almıştı. Ne yazık ki öğretilenlerin çoğu yanlış anlaşılmış ve yorumlanmıştı. Bu öğretilen kavramlardan karma halihazırda insan zihninin aşina olduğu ilahi adalet fikriyle çok benzerdi ve dini aktarılardan desteklerle de kolaylıkla kabul görmüştü. En öne çıkan kavramlardan birisi olan karma da bu yanlış anlaşılmalardan payını almıştı. Yakın çağ simyagerlerinden Jean Dubuis şöyle söyler bu konuda: “Karma, Felsefi veya ezoterik kavramlar arasında en kötü öğretilen şeylerden biridir ve bu yüzden en yanlış anlaşılan şeydir.”

Karmanın kelime olarak “Eylem” anlamına geldiği ve bize yaptığımız eylemlerin dönüşü olduğunu anlattığı, Kybalion'daki sebep-sonuç ilkesi olduğunu hemen hemen çoğu kişi bilir. Fakat yanlış anlaşılan şey şudur ki karma hesaplanabilir veya net şekilde öngörülebilir bir şey değildir. Çoğu insan karmayı düz hesap sanarak farkında olmadan kaderciliğin ve aşırı çileciliğin çukuruna düşmektedir. Şunu iyi algılamalıyız ki karma tepkisiz durup tüm acıları göğüsleyerek, saldırıya uğrasak bile eylemsiz durarak faydası görülecek bir şey değildir.

Günümüzde Taoizm, Budizm ve Yoga gruplarında yaygın sorulan bir soru şudur: “Birisi bana zarar veriyor kendimi savunmamalı mıyım?” ve ne yazık ki çoğu kişi süslü sözlerle her durumda ağaç gibi olmayı öneriyor. Bhagavad Gita'da düşman saflarında kendi akrabalarını görüp savaşmaktan vazgeçen Arcuna'ya Krişna'nın söylediği şu sözleri hatırlayalım: “İktidarsızlığı bırak, Ey Pritha oğlu, Arcuna! Bu sana yakışmıyor. Kalbinin bu zayıflığını bir kenara bırak. Ayağa kalk!”

Kötülük veya öfkeyle kalkıp zarar göreceğimiz eylemleri yapmaktan kaçınmalıyız, bu doğru. Yanlış olan şu ki her durumda her insana fayda getirecek doğru eylem aynı değildir. Bu yüzden eylemlerimizi duruma göre seçmeliyiz. Israel Regardie tarafından Kabala'daki Hayat Ağacının sağ ve sol yani şiddet ve merhamet sütunları için söylenen şu cümleyi de hatırlayabiliriz: "Dengesiz merhamet zayıflık ve iradenin kaybıdır. Dengesiz şiddet ise zulüm ve zihnin kuraklığıdır" Yani o zaman bizim için aydınlanmanın yolu denge sütununda, orta yoldadır. Bu sebeptendir ki Thelema karma konusuna önem verse de insanları kıstılayarak karmayı yanlış aktarmaktan sakınır fakat Thelema'ya yüzeysel bakınıp onu anladığını sananlar karmanın hiçe sayıldığını sanar ki bu sebepten Thelema'dan etkilenip kurulan akımlar, gruplar bu cehaleti sürdürür. Hadi şimdi Thelema ile ilgili dostlar için Aleister Crowley tarafından aktarılan şu sözü inceleyelim: “Herhangi bir hayvanın veya nesnenin doğal niteliklerinin, tarihi ve yapısı dikkate alınarak belirlenen uygun işlevinden saptırılarak kötüye kullanılması Thelema Kanunu'nun ihlalidir. Bu nedenle, çocukları zihinsel işlemler yapmaları veya uygun olmadıkları görevleri yerine getirmeleri için eğitmek doğaya karşı bir suçtur. Benzer şekilde, çürümüş malzemeden evler inşa etmek, yiyeceklerin doğal halini bozmak, ormanları yok etmek vb., suçtur.”

Bir diğer yanlış anlaşılma da şudur ki karma manipüle edilemez. Tibet Budizminde mantralar ve uygulamalar için “Bunu yaptığın zaman tüm karmik borçların silinir” övgüsünü “bunu şu kadar kez okursam sıfırlarım tüm her şeyi” diye düz mantıkla algılayan insanlar ciddi bir sayıdadır. Aşırı çilecilik örneğinden gidersek belli şeyleri yaparak karmik borcu ödemeyi denemek fazla verim sağlamaz, tabi hayırseverlik gibi şeyler çok önemlidir ve faydası vardır ama kendine eziyet veya bazı prosedürleri yaparak bundan kurtulmayı denemek boşa uğraştır. Öyle ki ne Gautama Buda ne de Gurdjieff gibi azizler kurtuluşu karmik borçla uğraşmakta bulmuştur, kurtuluş aydınlanmadadır ve aydınlanma da akıl yolundadır. Tibet Budizmi maceramda öğrendiğim en temel şey şu ki mantra veya uygulamalara yapılan övgülerin sebebi ve karmik borcu silmedeki gerçek etkisi yalnızca aydınlanma yolunda adım atmayı işaret eder. Tüm bunlar aydınlanma ve gelişim yolunda adım olduğu sürece etkilidir. Unutmamalıyız ki Karma eylemdir yani yapacağımız şeyin dönüşüdür, o halde bir hatayı tekrar yapmamak için bilincimizi geliştirmek kurtuluş için en etkili adımdır.

Peki tüm bunların özetinde Karmaya uygun doğru yaşanış nasıl mümkün? Aleister Crowley tarafından aktarıldığı gibi “Ne ekersen onu biçersin” sözüne dikkat etmek ve irademizin peşinden gitmek bizi doğruya ulaştırır. Kişinin, birine iyilik yapma veya kötülükten kaçınma isteğinin oluşumu daha çok sezgiseldir. Bu sebepten eylemlerimizde aklın olduğu kadar sezginin de rol alması önemlidir. Mükemmel olduğunu iddia gerçekçilik değildir elbet hatalar yapabiliriz ve yapacağızdır ancak mühim olan şüphecilik ve akılcılık ile hakikati ayırt edebilmektir.

 

Kaynakça

The Middle Pillar, Israel Regardie, Llewellyn Publications, 1987, sayfa 32-33
Doğa Filozofları (Philosophers of Nature – PON – PortaeLucis) dersleri, Jean Dubuis
Duty, Aleister Crowley
Bhagavad Gita, Purnam Yayınları, 2017, sayfa 17

[Ana Sayfa ][Yazılar