Altın Şafak Hermetik Cemiyeti

Diskur XIX

Üstat Olma Yöntemi ve Amacı

Yazan G.H. Frater N.O.M. (Dr. W.W. Westcott) 

Bu yazının İngilizce'sini web sayfamızın İngilizce sayfasında bulabilirisiniz.  

İkinci cemiyete katılma nedenleri arasında birkaçı içtiğiniz antta açıkça belirtilmiştir ve birkaçı da size ödünç verilen evraklarda verilmiştir. 

Genel anlamda toparlamak istersek diyebiliriz ki esas amaç Yüksek Majidir, veya diğer bir deyişle sadece entelektüel değil, Ruhsal yönlerimizi de geliştirmektir. 

Ruhsal Tekamüle gelince, içtiğiniz antta Hermetistlerin "Yüksek Cevher" dedikleri ben ötesi varlığınızla birleşmenizi sağlamak üzere Ruhsal Niteliğinizi arındırmak ve yüceltmek için hiçbir çabayı esirgemeyeceğinize yemin etmiş bulunuyorsunuz.

İkinci amacımıza gelince de, diyebiliriz ki, duygu ötesi düzeylerde varlıklar, olaylar ve güçleri algılayabilmemiz için algılama gücünüzü genişletmektir.  

Üçüncüsü, diğer ikisine bağlantılı olarak sezgilerinize yardımcı olabilecek birkaç türü verilen kehanet yöntemleri uygulamanızdır. Burada esas amacı fal bakmak değil, sezgilerinizi geliştiren yöntemleri kullanmak olarak algılamak gerekir. 

Dördüncüsü, Cemiyetimize has yöntemlerle öğretilerin İlahi İsimleri Titreştirmek yöntemiyle İlahi Güçlerin etkilerini tezahür ettirmek olarak ifade edebiliriz. 

Böylece bu dört amacı şöyle sıralayabiliriz—Ruhsal Tekamül—algılama güçlerini genişletmek; Kehanet yöntemleri öğrenmek ve İlahi İsimleri titreşimsel şekilde telaffuz etmenin usulleri. Bunlara renklerin belirli etkilerinin pratik etütlerini de katabiliriz, böylece bize Bukalemun Yolunun Efendileri derler. 

Şimdi Ruhsal Tekamüle gelince bununla kastettiğimiz şey, yaşamsal güçlerinizi yüksek yaşam akımlarına dönüştürmeye çalışmanızdır. Yüksek enerjiye dönüştürdüğünüz düşük enerjiyi Teurji için kullanabilirsiniz. Fiziksel gücün dönüşümü birçok eski simya kitabında açıklanmaktadır. Bize intikal eden bu simya kitaplarının büyük çoğunluğu saf fiziksel işlemlerden söz eder. Ancak sadece insanın kendi içinde olan dönüşümden söz eden zıt bir görüşü ifade edenler de vardır. Bu dönüşüm fiziksel yaşam güçlerini ruhsal algılama kanallarına ve yüksek majikal güçlere yönlendirmekle ilgilidir.   

Algılamanın madde planın ötesinde duyu ötesi aleme genişletilmesini içeren ikinci amaçta, Teosofik görüşün doğru görüş olduğunu aklınızda tutmanız gerekir ve "düşünen kişiliklerimiz" bu maddi bedenlere enkarne olmuştur, dolayısıyla bunun yer verdiği kısıtlamalarla faaliyetini sürdürmek durumundadır. Zihnin maddeyle içice olmasından dolayı güçleri sınırlıdır ve bedenin kısıtlamalarından kurtulan özgür bir zihnin güçleri olağanüstü artacaktır. Dolayısıyla, her ne kadar duyu organları algılama araçlarımızsa da, aynı zamanda algılamamıza sınır koymaktadırlar. Dolayısıyla maddi bedenimizin organları bir taraftan bize verir ve bir taraftan bizi kısıtlar. Beş duyumuzun her biri genişlemeye ve gelişmeye uygundur. Ancak genelde en çok görme duyusunu  geliştirmek isteriz. Entelektüel olarak görme ve renk konusundaki yasaları öğrendikten sonra, Durugörü uygulamamız teşvik edilir. Böylece madde planın ötesinde bize en yakın plan olan Astral planı görmemiz söz konusu olur, sonra da "Ruhsal Vizyon" yöntemiyle Astral Planının karmaşıklıkları ve belirsizlikleri içinde seyahat edip daha yüksek planlara varmaya çabalarız. 

Karanlıkta Hücre çalışmasında deneyleyeceğiniz ilk şeylerden biri ışık ve karanlığın küçük arasındaki basamakları taktir etmeniz olacaklar.

Mükemmel karanlığı elde etme konusunda zorlanacaksınız, ancak Hücreyi tam karanlık duruma getireceğin belirli günler olduğunu bulacaksınız.

Görme yetinizi geliştirmeniz renk varyasyonları algılamanızı sağlayacaktır. Burada özellikle Ritüellerimizin o denli önem verdiği renk kontrastları ve yan yana zıt renklerin parlamasını dikkatle tetkik etmek ve aklınızda tutmak söz konusudur. Buna paralel olarak Aynada Görme yetisini geliştirmek de vardır.  

Kulaklar da Duru-işitme dediğimiz şeyde biraz başarı elde edinceye dek işitme duyusunu da geliştirmek söz konusudur. Bu bazen Durugörüden de daha kolaydır, ama her ikisine de geliştirmek büyük sabır ve azim gerektirir ve enerji ve hevesle uygulanmalıdır.

Teosofistler arasında Duru-işitmeyle ilgili olarak en fazla duyulan şey "astral zildir". Bu algılama hemen hemen tamamen Doğuludur. Eğer bir Hermetist başkaların işitmediği sesleri işitebiliyorsa bunlar ender olarak zil sesleridir.

Durugörü yetisini bir derece geliştirenler, aynı zamanda dünyanın duymadığı bazı sesleri de işitebilir ve bu genelde belirli bir amaç için gönderilmiş belirli bir sestir. Dokunma da geliştirilmesi gereken bir duyudur. Bu duyunun nasıl geliştirilebileceği konusunda birkaç örnek vereceğim. ben sadece parmak uçlarında gelen dokunmadan söz etmiyorum. En basit yöntemlerden biri manyetizmayı algılamaktır. Kapalı gözlerle cildinizi yakın tutulan bir mıknatısı algılayabileceğinizi fark edeceksiniz. Sürekli alıştırma yaparsanız bir mıknatısın güney ve kuzey kutbu arasındaki farkı algılayabilirsiniz.

Alın bölgesinin bu tür deneyler için en hassas bölge olduğunu fark edeceksiniz. Tat ve koku duyuları üzerinde durmamız şimdilik gerekli değildir, ama bunlar da geliştirilebilir.     

Teosofi'ye göre doğadaki bütün yedililer gibi bizim de beş duyumuza ek olarak iki duyumuz daha vardır. Diyebilirim ki altıncısı Astral algılama, veya diğer bir deyişle dünyanın hemen yanı sıra olan alemin güç ve varlıklarını algılamadır. Şüphesiz bazılarınızın zamanı gelince karşılayacağı gibi, yedincisi de ruhsal kaynaklardan bilgi alma yetisidir. Bu duyulara tekabül eden organ yoktur, dolayısıyla gerekli olduğunda elimizdeki organları kullanmamız gerekir. Şimdi Üstatlar bu güçlerin hangi yöntemlerle elde edildiğini önerirler? Cemiyetimize Teosofistlerin öngördüğü katı riyazet kurallarını empoze etmemiz önerilmiştir. Denilebilir ki biz halka açık toplantılar düzenlemediğimiz için Teosofistler ile zaten aynı fırsatlarımız yok, ancak önemle belirtmek isterim ki, bir sosyal günah olarak bir şey vardır ki en ön sırada gelir, o da riyakarlıktır. Riyazet konusuna gelince, Hermetistlerin sürekli olarak ısrar ettiği gibi, erdem aşırı ahlakçı kesilmeden ve doğal olmayan alışkanlıklar edinmeden de elde edilebilir ve edilmedir.       

Batılı Öğretmenler her zaman beşeri yaşamın acılı olduğunu dolayısıyla riyazetin bir şart olarak farz edildiğinde bu etütlerin çoğunun insanlardan esirgenmiş olacağını fark etmişlerdir. Azimli bir çalışmaya katlanmaya razı olan kişiler katı riyazete girmeden tehlikeli yan etkisi olmayan önemli başarılar elde edilebileceğini deneme yoluyla öğrenmişlerdir. Günümüzde, yaşadığımız kentsel ortamlarda riyazetin esas sakıncası, duyusal tahriklerden tamamen sakınmayla sağladığımız avantajlar, daha önceden söz ettiğim riyakarlık tuzağına düşmenin daha büyük dezavantajları ile silinir. Olası sonuca göre, kişi kendini komşularıyla kıyaslayacak ve kendisinin onlardan ne kadar daha üstün olduğunu düşünecektir. Kibirlilikte sadece riyakarlıktan sonra ikinci yeri alabilir ve ruhsal gelişmeye en az onun kadar zararlıdır. Diğer yandan, ahlaki  bir yaşam için çok çaba harcıyorsanız ve şehirde oturduğunuz halde saf bir yaşam başarabiliyorsanız, güvenmelisiniz ki mükafatınız ormanda inzivaya çekilen birini aşacaktır. Kalabalık bir şehirde saf kalabilen bir insanın liyakati sorumluklarından kaçıp ıssız bir yere kaçan birinden daha fazladır.        

Bu durumda da itiraf etmek isteyemeyeceğiniz kusurlar işlemek mümkündür!

Üzerinde çalışmamız gereken bir sonraki ilke, bütün Hermetik etütleri ve uygulamaları pozitif bir tavırla yapmamızdır. İçinde büyük çapta Doğu yöntemleri bulunan basit anlamda günahtan sakınma ve zorlama gibi unsurların içerdiği negatif tavra baktığımızda burada bir kavram ve uygulama hatası olduğunu düşünüyoruz.

Negatif bir tavra yönelik herhangi bir girişimin yanlış olduğuna eminim. Birçok kişi Teosofik Localarda bazen belirlenen soğukluğun ve cana yakınlığın eksik olmasından dolayı Teosofik etütleri daha yakından ilgilenmekten sakınır. Teosofi kendimizi insanlığa hizmet uğruna vermemiz gerektiğini öğretir, ancak özel locaları bu ideallerine karşı gereken içtenlik ve hevesten yoksun gözükmektedir.      

Hermetistler hep sosyal ilişkilerinden dolayı göze batmıştır ve bence bu her bakımdan yaşamda en sıkı erdemle birebirdir. Bunun da pratik majide başarıya yol açacak ahenkli bütünü yarattığına inanıyoruz.   

Bundan sonra değineceğimiz önemli nokta Antta ve Ritüellerimizde de ısrarla belirtilen ve Hücrenin kendisinde büyük bir ciddiyetle sunulan bir konudur. O da başkalarını yargılamaktan kaçınmamın mutlak gereğidir. Bu ahlaksızlıkları kınamayacaksınız anlamına gelmez, ama özellikle ahlaksızları kötülemek uğrana yolunuzdan sapmamanız gerekir. Kusurları görmemezlikten geleceksiniz anlamına da gelmez, ama hemcinslerinize karşı kınama nedenleri aramayacaksınız ve yetki ve görev icabı dışında onları kontrol veya hükmetmeyeceksiniz. İdareci vasfından çok az kişi vardır. Bu kişiler zaman zaman hemcinslerini yargılamadan çıkan karmik bedelleri ödemeyi üstlenmek durumundadır. Yine de bu bazılarımıza düşen kaçınılmaz bir görevdir. Ancak bu görev size yüklenmeden başkalarını bu şekilde yargılamadan kaçınmalısınız.       

Böyle bir fırsat ve davranıştan mümkün olduğu kadar uzak durmak gerekir. Böylece Ritüelde de şöyle bir söz geçer: "Kim olursan ol, ey başkasını yargılayan, hiç bir gerekçeniz geçerli değildir."

Şimdi size negatifliğin sakıncaları konusunda birkaç söz söyleyeceğim. Negatif tavır ve kişiliğin kontrol altında olması gerektiğini düşünüyorum. Bunun ilk nedeni, bu şartlar altında tekamül etmediğimizdir, ikincisi ise bunlar bizi belirli bazı risklere maruz tutmaktadır, bunların başında elemental varlıklardan gelebilecek saldırılardır.

Normal bir yaşam sürdüğünüz sürece, hemcinslerinizin bulunduğu maddi dünyanın ötesindeki etkilere karşı güvendesiniz; ancak bu dünyanın dışına çıkıp okült sırları aradığınızda, kendinizi hakkında çok az bildiğiniz veya hiçbir şey bilmediğiniz güçlerin etkisiyle karşı karşıya bulunuyorsunuz. Bu tür güçler kontrolünden kurtulmanın tek yolu pozitif bir tavır takınmanızdır, bu da medyumluk olarak anılan şeyin neredeyse tam tersidir. Medyum negatiflik geliştiren biridir, dolayısıyla böyle birsinden uzak durmak gerekir. Bizim sizden geliştirmenizi istediğimiz şey pozitifliktir. Negatif olup, hemen hemen sırf bu yüzden başını belaya sokan birisi konusunda size çok iyi bir örnek sunabilirim.

Bize öğretilen ve uygulamamız sağlanan bir sonraki şey de, Kehanettir. Size bu konuda önerilen en az üç belirgin sistem vardır. Ancak yeteri kadar ilerlediğinizde bunlar da aşılmalıdır. Bu sistemlerden ilki  Geomansidir (Remil) ve ayrıca Astroloji de vardır. Dikkat edilirse, Birinci Cemiyetin Bilgi Tebliğleri bu sistemler konusunda kısa özetler sunmaktadır, ama bu konularda uzmanlaşma konusunda herhangi bir direkt teşvik yoktur.

İkinci Cemiyette öğretilen üçüncü sistem de Tarot'tır.

Bu diğer ikisinden çok daha derinlere iner ve çok daha geçerli sonuçlar vermektedir, çünkü dünya, insan ve onu çevreleyen etkilerle bağlantı noktaları çok daha fazladır. Bu sistemin daha karmaşık oluşu her iki sistemden daha fazla bağlantı noktaları olmasına yol açar. Doğru yönlendirilmiş bir Tarot seansı ve geliştirilmiş bir sezgi ile neredeyse her istediğinizi elde edebilirsiniz, ancak işlem çok karmaşık olduğu için , öğrenilmesi çok zordur, ama ona hakim olduğunuzda inanılmaz sonuçlar elde edersiniz. Cemiyetin ilk altı Bilgi Tebliği belleğinize kaydedip hakim olduğunuzda ve Pentagram ve Heksagram Ritüellerine aşına olduğunuzda, majikal aletlerinizi imal ettiğinizde, öğrenimesinde fayda olan bir sistem olarak Tarot size önerilir. O denli kaptırıcı bir etüttür ki, önceden yapmanız gereken çalışmaları ihmal etme eğilimi baş gösterebilir.

Bu kehanet sistemleri ile aslında sevgisel güçle tanışmış olup geliştiriyorsunuz. Kehanette başarı elde etmek için İradeyi geliştirmek gerekir. İlk başta konu hakkında bilgi istersiniz. Sonra da sezgisel gücünüzü geliştirmeniz gerekir ve son olarak İradenizi geliştirmeniz gerekir. Sabit bir irade gücünüz olması gerekir, yoksa sezgileriniz fazla işe yaramayacaktır. Bu İrade geliştirme işi sürekli olmalıdır. İrade ile ilgili yanılmalar vardır. Birisi bu etütler konusunda çok ilgilendiğini ve başarmak istediğini, hesaplarını yaptığı zaman veya karısıyla sohbet ettiğinde Hayat Ağacını veya diğer bir okült konuyu düşündüğünü söyleyebilir. Böyle bir kişiye üzülerek belirtmem gerekir ki yanlış yoldadır. Eğer başarı istiyorsanız iradenizi sadece tek bir konuda odaklamanız gerekir. İki veya üç şeyi aynı zamanda yapmak, okültistler için beyhudedir. Gerekli olan İrade bölünmez İradedir ve geliştirilmesi sürekli olmalıdır. 

Dolayısıyla, İradeni hiçbir zaman birden fazla şey üzerine odaklamama alışkanlığını edinmeniz gerekir. İradenizin herhangi bir arzuyla karışmasına hiçbir zaman yol vermeyiniz. Bölünmüş İrade size yararlı olacak bir İrade değildir. Sadece anına odaklanmazsanız, örneğin bir elementalı görmeniz mümkün olmayacaktır.

Eğer başarı istiyorsanız zihnin sabit bir odaklanması teşvik edilmelidir. İrade gücünün sergilendiği garip gösterilere tanık olmuşuzdur. Size bir örnek vereceğim. Yanımızdan geçen birine dönüp baktığımız zaman, onun da bize aynı zamanda baktığını görebiliriz. Ancak bunu kasıtlı olarak yapmaya çalışırsanız, muhtemelen başaramayacaksınızdır. Çünkü kasıtlı yapmak istediğinizde iradeniz başarma çabası ve gücünüzü gösterme arzusu arasında bölünür ve böyle İrade zayıflanmış olur.             

Diğer iki ilke İlahi İsimlerin Titreşimi ve renklerin özellikleridir, ama bunlar Hücrede gösterilmesi gerektiği için, bugün bu konulara değinmeyeceğim.

     

[Ana Sayfa ][Yazılar]