Altın Şafak Hermetik Cemiyeti

Diskur No. XV

İnsan ve Tanrı

Yazan: G. H. Frater N.O.M.  (W.W. Westcott)

 Bu diskurun İngilizce'sini sitemizde bulabilirsiniz: Flying Roll XV (Man and God by Frater N.O.M.).

                Çeviri: Kemal Menemencioğlu  

Copyright © 2005 hermetics.org

 

R.R. et A.C. (Yakut Gül ve Altın Haç) Cemiyetinin Adeptus Derecesi1 üyesi camiası, Hermetik İlim ve Hermetik Sanat öğrencilerinin bir kardeşliğidir.

Bizi birleştiren zincir Cemiyetimizin Ritüellerinde bulunan öğreti ve bilgeliği kabul etmemizdir. Aynı şey de, herkesin geçmesi gereken o ön talim kursu G.D. Cemiyeti için de geçerlidir. Kardeşliğin ortak zemini gelişmemizin her bir evresinde bize sunulan Ritüel, Görsel ve Sembolik temsillerde ifade edildiği şekilde Hermetik kadim felsefenin samimi kabulüdür.

G.D. öğretisi esas olarak Din ve Felsefeye hitap eder; ancak bizim Ritüeller düşünce dünyasında sadece özet ve gösterge oldukları açıktır.

Boşlukları her bir üye kendisi doldurur veya boş bırakır.

Üzerinde biraz düşünürseniz, bu boşlukların her bir üye tarafından çok farklı bir şekilde doldurulduğu gözükür. Aramızda aykırılığın (heteredoks) her çeşidi bulunmaktadır ve aramızda bazıları nerdeyse muhafazakar (ortodoks) sayılır, ama hepimiz, bizi birbirimize bağlayan yüce bir bağın farkındayız: bu bizim Ritüel Bilgeliğimizdir.

Bu Ritüeller nereden geldi, kimden geldi, hatta şu anda mevcut Mabet Şeflerimiz kimdir hep ikincil önemdedir. Yönetimin kişisel düzeni sadece zaman, yer ve finansa tabi şeylerdir ve kabul edilen Ritüel dışında hiç bir otorite iddiası olamaz. Bugün benim diskurumu dinlemek için gelen (veya sonradan okumakta olan) sizler, benim sözlerimden sadece Okült öğretiler konusunda daha çok doneler almaya gelmiş bulunuyorsunuz, benim burada söylediklerimde sadece kendimi temsil ettiğimi ve sözlerimden istediğinizi kabul edip, istediğini reddetmeye serbest olduğunuzu çok iyi biliyorsunuz. Benim rolüm olduğu Cemiyetimizde lehime diyebilirim ki, Kadim Ritüel ve modern yorumlarımız arasındaki farkı hep açıkça belirtim ve bu farkı her zaman aklınızda tutmanız gerekir, çünkü bir lider veya kıdemli birinin kişisel öğretileri Hermetik açıdan her zaman doğru olduğu anlamına gelmez. Her ne kadar bazılar diğerlerinden daha da çok saparsa da tüm bireyler yoldan sapar. Cemiyetin ne Papası ne de Anası vardır ve Kutsal Kitabımız her evrede mükemmelden uzaktır, hepimiz halen Işık için yakaran öğrenciyiz; ve burada verilen her diskur sadece Hermetik ilerleme yolunda çoğumuzdan daha fazla yol kat etmiş birinin kişisel yorumlarından ibarettir ve kabul edeceğiniz ve reddedeceğiniz öğreti veya verilerin orantısı kendiniz tarafından kendiniz için tayın edilmelidir — kendi dönüşümüzü kendi kendinize çalışarak başarmanız kendinize karşı görevinizdir — bu da resmen ve fiilen, fiziksel nefsi yaşamının güçlerini Adeptliğin rafine yetilerine dönüştürmek anlamına gelmektedir. Şu anda, aranızda Kıdemli Adept olarak görevim sizleri Ritüellerimizin öğretilerine gidebileceği yere kadar kılavuzluk etmek — gidemeyeceği yerlerde sizleri serbest bırakmak ve Felsefi Altın'ın peşinde çabalarınızı teşvik etmek üzere kendi kısa makalelerimi sunmaktır. Bunlar her ne kadar otoriteden yoksunsa da, sizden önce yola koyulmuş olanların faydalı bulduğu belirli konular ve düşünceleri ima ederler.                    

Bugün size İbrani Kutsal Kitaptan iki metin hakkında bir şeyler söyleyeceğim ve bu konuda istediğinizi düşünmekte serbestsiniz.

Kişisel görüşüme göre bu kısmen tarihsel ve kısmen alegoriktir ve halk için hazırlanmış bir metin olarak hazırlanmışsa da, Ruhbanların elinde bulunan ezoterik bir öğretiye birçok yerde hitap etmektedir.    

Bana geliyor ki, bu İbrani Bölümün Kutsal İsimleri İlahi kudret, ihtişam ve hakimiyet sırlarının bir pırıltısını hem gizliyor, hem de açıklıyor. Okült bilim her çağda Yahweh İsminde büyük gizemler görmüştür. Şimdi aşağıda vereceğim iki metin benzeri şekilde yüce isim 'Elohim'e hitap etmektedir.

İlk metin [Tevrat'a Exodus] Çıkış XXXII, bap I'de bulunmaktadır ve anımsadığım kadar on yıl önce sevgili dostumuz Anna Kingsford'in Hermetik Cemiyetinde kardeşim G. H. Fra. D.D.C.F.2 tarafından verdiği konuşmada kullanılmıştı — bu söz Musa'nın Tanrı'yı ulaşmak için dağa çıktığında İsrailoğullarının Harun'a söyledikleri sözlerdi.

  "Önümüzde gidecek Elohim'i bize yapınız" veya da ideallerimizi şekillendirmek üzere bize yardım edecek Tanrılar yapalım. Diğer metin ise Tekvin I, bap 26'da: "Veamar Elohim Nosher Adam Be Azelinunu Re demuthun" (Elohim dedi ki, insanı kendi suretimizde ve benzeri olarak yapalım). Kontrast ve ifade zıtlığına bakınız. İnsanlar tanrılar yapalım diye haykırdılar — Tanrılar3 ise insanlar yapalım dediler — biz ilahları, yani ilahi ideallerimizi ararız — ve biz insanlar yaparız, insanlar da kendilerini yaparlar ve kendi tanrılarını da yaparlar — Şairin dediği gibi:

"Habeş tanrıların Habeş gözleri

Kalın dukaları ve kıvırcık saçları vardır

Yunan tanrıları Yunanlılar gibidir

Onlar kadar kurnaz, soğuk ve güzel"4

Modern bir filozof şöyle yazmıştır: "Tanrılar insanı yaratmıştır, ama insanlar kendi tanrılarını yapmıştır ve ama da yüzüne gözüne bulaştırmışlar."  Kendimiz için yarattığımız tanrılara ve onları yücelttiğimiz konumlara dikkat edelim.

Yüce Yahweh insanı Aden Bahçesinde yaratmış olabilir, benim için fark etmez, kendimi yaratığımı biliyorum ve biliyorum ki siz saatten saate kendinizi yaratıyorsunuz — aynı yetişkin çocuğun babası olduğu gibi çocuk da yetişkinin babasıdır — bu büyük bir gizemdir. Şimdi Musa kutsal dağa yardım almak üzere çıkmıştı: — Sina Dağı Tanrının dağıydı — Mağaraların Dağı, Abiegnus Dağı, inisiyasyonun mistik Dağı — bu da kutsal talimat içeriyordu. Aynı şekilde biz de mistik dağdan ilham aramak üzere ilk başta bize çöl gibi gelen yaşamın o bölümünden, Horeb sahrasından geçerek dünyevi mutlulukları terk ediyoruz ve Hücremiz5 — Mağaralardan geçiyoruz, üstümüzdeki ruhsal güçlerle özdeş olmaya çabalıyoruz, onlar da aklımızı aydınlatmak ve ruhsal merkezimiz kalbimizi daha yükse yaşama karşı heves, daha da fazla fedakarlık ve oto-kontrol için alevlendirmek üzere bir ışın gönderiyorlar — insan da bu şekilde kendi başına İlahiliğe erişebilir ve Tümsel Benlik  — yüce Bir — Bütün ile bir olabilir.

Kız kardeşimiz V.H. Sor.-S.S.D.D.6 daha önceki bir diskurda çölden geçmeye işaret etmişti ve çok güzel düşünceler içeren o eser "Sessizliğin Sesi"7 Yüksek Yaşamdan önce gelen aynı deneme süresinden söz ederaynı şekilde hevesin verdiği enerjiyle ilhamlı öğrencinin yaşamın dünyevi amaçları, zevkleri, kibri, şehveti reddettiği ve mistik merdivenin ilk basamağına konmaya çabaladığı bu geçiş dönemi Yola Aydınlık8 eseri de iyi betimliyor. O merdivene tırmanış, kalbi o kadar çok yüce istençlerle dolduracaktır ki yol artık dik ve çileli gelemeyecektir ve Tifaret'in şafaklaşan Güneşi Yola bir ihtişam ışını gönderdiği zaman, çabalayanın arzu edilen zirveye azimle varmasına teşvik eder. Kendi tanrılarımızı yarattığımızı söylemiştim, ve bu büyük gizemli bir hakikattir. Musa Tanrısını formüle etti ve halkına idealini telkin etti — Muhammed Tanrısını formüle etti ve kendine has erkek egemen ahret anlayışını telkin etti — İsa, Baba ile ilgili öğretilerini yaydı ve fikirleri milyonların Tanrı ideallerine damgasını vurdu; ancak milyonların belirli bir doktrine bağlı olmaları, onun hakikatini teyit etmek için zayıf bir kanıttır, zira Carlyle'in dediği gibi insanların ekseriyeti ahmaktır — İnsan sadece bir Tanrı mevhumu formüle etmez, aynı zamanda bizim yücelik, bilgi ve güç anlayışımıza zıt düşen kavramlar da tasarlamakta. Aynı şekilde [Tevrat'ta] Tekvin de böyle şeyler var, örneğin [Cennet Bahçesinde] Yılan, Yahweh'in arkasından oyun çevirir; [Kitabı Mukaddes'te] Eyüb Kitabında Tanrı, Tanrı Oğulları arasından öne çıkıp Eyüb'e her türlü dünyevi felaket uygulayarak Efendisi karşısında onu aşağılamaya çalışan Şeytan tarafından kuluna karşı istismar ve nankörlüğe yönlendirilmekte. Şeytanın gücü, İsa'nın Havarileri tarafından ancak İsa karşısında ikinci plana düşebilecek kadar yüceltilmiştir, üstelik İsa'ya Dünya veya madde üzerinde Hakimiyet vaat edebilecek — yeter ki İsa ona boyun eğsin —  olası olarak da vaadini yerine getirebilecek konuma getirilmiştir.

Ortaçağ papazların grotesk bir şekilde boynuzlu ve kuyruklu beşeri ifriti tasvir ettiğini görüyoruz ve son olarak Şer ve Zıt Sefirot'un Kabalistik bilgileri hakkında talim alıyoruz. Bütün bunlar beşeri kavramlar değil mi? Eğer içten filozof olsak, bu kavramların bilinmeyen ve bilinemeyeni ifade etmenin abes ve nafile çabaları olduğunu itiraf etmemiz gerekmez mı? Hiçbir insan kendi beşeri sınırlarını aşamaz ve kendi en yüksek ideallerimizi ilahi olarak nitelendirmezsek fazla zarar gelmez, yeter ki kardeşlerimize de bu hakkı tanıyalım.

Ancak Şer varlıklara gelince, yüksek ideallerimize zıtlaşan güçleri tasarlarken veya üzerinde spekülasyon yürütürken biraz dikkatli olalım; çünkü aklın da hakkında çok az şey bildiğimiz ve anladığımız yaratıcı bir gücü vardır ve cehaletimizle şer kişilikler yaratıp auramızın boşluklarına yerleştirebiliriz.  

Hiçbir zaman Şer bir gücü yaratmanın riskine girmeyiniz, bizde uyarılan tüm şer güçleri metanet, cesaret ve kararlılıkla sakınıp geri çevirelim — ama kibir ve küstahlıktan uzak duralım, çünkü bu sözumona şer ve zıt güçlerin bile belirli işlevleri vardır ve bu şer güçler dahi iyiliğe hizmet edebilir, aynı bizim Adeptus Ritüelinde güzel bir şekilde açıklandığı gibi. Şu kadarını söylemek yeter ki, her insanın içinde bir ikilem, veya ilişik çift varlık vardır —Yeza ha Ra — Yezer ha Yob — veya Teosofistilerin tercih ettiği terminolojiyle insanın üst ve alt manas'ı vardır ve bir insanın kaderi belirli sınırlar altında kontrolü altındadır.

Yaşamın genel gidişatı ya yukarıya ya da aşağı gider, ne de olsa insanın belirli sınırlar içinde özgür iradesi vardır ve bu sınırlar oldukça fazla genişleme payına sahiptir. Tanrı veya İlahi Güçler gerçekten İnsanın genel yapısı, menşei ve kaderini belirli bir plan içinde tasarlamışlardır ve felsefi açıdan insanı ister Üçlü, Yedili veya Onlu bir varlık olarak düşünsek de, sonuçta Özgür İrade ile kişisel sorumluluk geldiğini anımsamakta hayati önem vardır ve her düşünce ve davranışımızla günden güne ve saatten saate kendi geleceğimizi yazıyoruz ve kader birikimimiz ne ilahi müdahale ile gerçekleşebilir, ne duygusal tövbelerle değişebilir, ne de başkaların çileleri yerini alabilir. Bu tür insan, Yaşam Elohim'inden, Yüksek Yedili Güçten tecelli ettiği ve yapısı Hayati Ateş Vericisi olarak Güneşe, Astral Kalıp için Aya ve Maddi beden için Dünyaya ilişkilendirilen elemental bir form olarak düşünülebilir; Gezegenler ve Yıldızlar onu şeklini, boy, endam ve eğilimlerini etkileyebilir ama Aklının kaderini Düşünceleri tayin edecektir. Bir tür Yaratık olarak İnsan için bunlar geçerlidir bir Birey olarak İnsan saatten saate kendini yaratmaktadır — Bir yaşam başka bir yaşamı yaratır. Son bir Cennet, son bir huzur, Tanrıya geri dönüş olabilir, ama bu şu anda geçerli değildir. Ayak zirveye basmadan Dünyadan Cennete çıkan ilerleme merdiveni tırmanmalıdır. Bazı egolar hızlı ilerleyebilir, bazıları da yavaş, kendini zorlamak başarının ölçüsüdür.       

O halde, İnsanı inşa edelim — beşeri İnsandan İlahi İnsanı yapalım. Maddi nefsi insandan Hermetik ideal insanı yaratalım. "Paroket" Peçesini9 açıp geçmek ve beşeri zihnimizin üstümüzden içimize parlayan Kutsalların Kutsalların10 algılamasına sağlaması bizim görevimizdir. Şimdilik kendimizi karanlık bir camdan görüyoruz, ama peçe kaldırıldığında Tanrıyı yüz yüze göreceğiz.   

 Kadim çağların Simyagerleri fizikselden başlayarak, Ruhların dönüşümü veya nispi zamandan sonsuzluğa geçişlerini nasıl tasvir etmişlerdir? Bu Ruhsal Tekamülü ve gelişimi nasıl açıklamışlardır?  

Onlar güzel alegorilerle anlatırlar : — İnsan kalbi Güneş gibidir, İnsana inen ruhsal ilhamın İlahi Işının alıcı organı. İnsan beyni Ay gibidir — beşeri zekanın kaynağı. İnsan bedeni de Dünyasal araçtır.  

Güneş, Ayı hamile kılsın veya Ruhsal Ateş beşeri zekaya tesir etsin — sonuç arınmış bir bedenin rahminde olgunlaşsın, böylece Güneşin Oğlu, Beşinci Element, Bilgelerin Taşı, Gerçek Bilgelik ve Mükemmel Mutluluk gelişir.   


Notlar:

  1. Yakut Gül ve Altın Haç (R.R. et C.R.) içsel Cemiyet, G.D.'nin 5°=6° Adeptus Minor Derecesinde girilen İkinci Cemiyet.  Adept Altın Şafak terminolojide Üstat anlamına gelir.

  2. Samuel Liddel MacGregor Mathers - Cemiyetin diğer şefi.

  3. Tanrılar - Elohim İbranice'de çoğuldur, dolayısıyla teknik olarak Elohim Tanrı olarak değil Tanrılar olarak tercüme edilir.

  4. The Ethiop gods have Ethiop eyes

    Thick lips, and woolly hair;

    The gods of Greece were like the Greeks

    As keen, as cold, as Fair

  5. Hücre - Vault of the Adepti - Altın Şafak Hermetik Cemiyetinde kullanılan 5°=6° inisiyasonun ve bazı özel çalışmaların yapıldığı ve Gül Haç örgütünün kurucusu Christian Rosenkreutz'ın mezar odasını simgeleyen özel yapım bir hücre.

  6. Florence Farr

  7. Helena Petrovna Blavatsky'nin eseri The Voice of Silence.

  8. Mabel Collins'in eseri  Light on the Path.

  9. Paroket Peçesi - Tifaret Sefirasınun hemen altında Alt Sefirotu ayıran ve geçişi daha yüksek bir bilinç haline geçmeye simgeleyen peçe.

  10. Kutsalların Kutsalı - Holy of Holies - Bir mabedin içinde en kutsal bölüm.

[Ana Sayfa ][Yazılar]