Altın Şafak Hermetik Cemiyeti

Diskur No. XIII

Gizlilik ve Hermetik Sevgi 

Yazan V.H. Soror S.S.D.D. (Florence Farr) 

Bu diskurun İngilizce'sini sitemizde bulabilirsiniz: Flying Roll XIII

 Çeviri: Kemal Menemencioğlu  

Copyright © 2005 hermetics.org

Şüphesiz, hepimiz Kadim Mısır İnisiyasyonlarda uygulanan korkunç fiziksel sınavları duyduk ve inisiyenin Tanrının Dağından yukarı ilk adımları atmaya laik görülmesinden önce Kadim Misterler tarafından neredeyse işkenceye yakın şiddet uygulandığının farkındayız. 

Her ne kadar, Cemiyetimizin yöntemleri farklı da olsa, Ruh aynıdır ve fiziksel çileye karşı tarafsız olmayı öğrenmediğimiz sürece, ve içimizde kaderin yapabileceği hiç bir şeyden korkmayan Güçlü Bir İrade tesis etmeden, hiç bir zaman Gerçek İnisiyasyon alamayız. 

Cemiyetimizin [ilk dört] alt derecelerindeki seremonileri genelde zihinlerimizi disiplin etmeye, kendimizi analiz etmeye ve anlamaya yönlendirir. Bunlar Maddenin Dört durumu, Kadimlerin Dört Elementini konu edinmişlerdir ve beş duyumuzla ilintilidir. Duyularımız şuurumuzun, daha iyi bir terimin eksikliğinde İrade dediğim, merkezi gücümüze yanaştığı yollardır.

İnisiyeler olarak, hayatımızın amacı bu İradeyi o denli mükemmel, güç ve bilge bir hale getirmek ki, kaderin oyuncağı olup hesaplarımızın basit koşullardan tamamen altüst olması yerine, içimizde gerektiği zaman kullanabileceğimiz bir güç kalesi inşa edilmiş olsun. 

Doğal insan çelişkili güçlerin karmaşık bir kümesidir. İlk Cemiyetin üst derecelerinde, (duyulara dengeli bir dizi sembol sunmakla) inisiyelerin hayallerine, altında mükemmelliğe erişebilecekleri ve dünya gücüyle ahenkli bir şekilde çalışabilecekleri formları aşılamaya çalışıyoruz.    

0°=0° Derece inisiyasyonun üzerinde en çok ısrar edilen ilkeler Gizlilik ve Kardeşçe Sevgidir. Cemiyetimizde gizliliğin pratik gereği dışında, sessizliğin kendi başına okült güçler arayışında çok önemli bir destek unsuru olması vardır. Karanlık ve sessizlikte Arketipsel formlar oluşur ve doğanın güçleri yeşerir. Eğer huzurlu meditasyonun etkilerini incelersek sessizlikte insan şuurunun ötesinde olan düşüncelerin sembollerle giyinip hayal gücümüze sözlerle ifade edilemez şeyler sunduğunu görürüz. 

Bir hareketten önce ne denli fazla düşünce ve amaç yoğunluğu varsa, o denli fazla etkin olacaktır. Yine de böyle konuları başkalarıyla konuşurken, ciddi bir kişisel etki veya obsesyon tehlikesi vardır. Kartal kümes hayvanından uçmayı öğrenmez, "Aslan gücünü at gibi kullanmaz". Her ne kadar bilgiyi mevcut her kaynaktan elde edilmesi gerekiyorsa, Hayatın gerçek öğrencileri başkalarının fikirlerine karşı asgari değer verirler.      

Kendinizi çevrenizden özgür kılın. Kendinizi tartmadan ve üzerinde durmadan hiç bir şeye inanmayınız. Birimiz için doğru olan, başkası için tamamen yanlış olabilir. Kıyamet gününde sizi yargılayacak Tanrı, içinizde şimdi varolan Tanrıdır. Sizi şu veya bu yöne yol gösterecek kişi, o gün geldiğinde omzunuzdan yükü kaldırmak için yanınızda bulunmayacaktır.  

"Eski güzellik artık güzel değil, eski gerçek artık gerçek değil", gelişen ve gerçek anlamda dirilenmiş bir yaşamın sonsuz haykırışıdır. Uygarlığımız pagan sefahatin İlk İmparatorluğundan geçmiş, ve şuurumuzu, yargılama gücümüzü, bağımsızlığımızı, cesaretimizi feda etmemin yanılsamalı fedakarlığın İkinci İmparatorluğundan da geçmiştir, ve Üçüncü İmparatorluk aramızda - Tanrının sadece Olimpus dağında veya çarmıha gerilmiş olarak değil, ama içimizde olduğunu - görenleri beklemektedir. İşte et ve ruh arasındaki köprü böyle olanlar için kurulmuştur; çünkü aramızda böyle olanlar yaşam ve ölümün Anahtarlarını tutarlar. 

Bu bağlamda diyebilirim ki, 0°=0° Neofit Derecesinin bir sembol olarak derin anlamı vardır; "0" veya sıfırın dünyasal açıdan hiç bir değeri yokken, inisiye için daire olarak her şey anlamına gelir ve Neofit'in amacı "kendi başıma ben hiçim, oysa İçinde her şeyim; beni İçinde olan benliğime getir" olmalıdır.  

Sessizliğin uygulamasının getireceği bazı şeyleri ele almışken, şimdi de kardeşçe sevgi konusunu işleyelim. 

Tabii ki, kelimeyi bütün yüksek öğretileri ele aldığımız gibi, bir sembol olarak ele alıp, daha yüksek bir plana dönüştürmemiz gerekir. Herhangi bir kimse için beslenen sevgi hiç bir şekilde bir Hermetik erdem değildir; bu sadece kişiliklerin ahenkli olduğu anlamına gelir, hepimiz belirli etkiler altında doğduk, hepimiz için, belirli şeyler çekici, belirli şeyler iticidir ve aynı müzik notaları gibi bazılarımız uyuşur, bazılarımız da uyuşmaz. Bu sevme ve sevmemeleri yenemeyiz; bu mümkün olsa da doğru olmaz. Eğer Doğada bir bitki kendisine uygun olmayan toprakta büyüme konusunda ısrar edecek olursa, ne bitki, ne de toprağa yararı olur. Bitki giderek zayıflar ve olası olarak ölür, toprak ise fakirleşir. 

Dolayısıyla, kardeşçe sevgi, içgüdüsel olarak bize itici gelen insanların arasında bulunmamız anlamına gelmez. Ama insanların davranışlarını onların açısından görmeye çalışmamız, maruz kaldıkları ve zaaf gösterdikleri tahriklerden dolayı anlayış gösterip hoş görülü davranmak gerekir. Bu bağlamda Hermetik veya Kardeşçe Sevgiyi başkaların dürtülerini anlama ve zaaflarına anlayış gösterme yetisidir - ve hiç unutmayın ki günah işleyenler, genelde mutsuz kişilerdir.              

Bir suç, yalan veya zalimlik çoğu zaman başka insanlardan korkmaktan kaynaklanır. Onlara ve kendimize karşı güvenimiz yoktur.

Korkmamız gerekenler ezilenler ve zayıf olanlardır ve onlara anlayış göstererek ve onlara cesaret vermek için elimizden geleni yapmakla, kötülüğü yeniriz.  

Ama Hermetik Sevgiyi uygulamakla, her şeyden önce aşkın vebası kıskançlığı yenin. Bağışçı veya yardım edenin kıskançlığı, sevgili veya arkadaşın kıskançlığı, her biri insan doğasında derin kökleri olan, örf ve adetlerle beslenen çoğu zaman sadakat bahanesiyle erdem mertebesine yükseltilen aşağılayıcı ve nefretle kınanması gereken tutkulardır.  

İnsan davranışını en alçak seviyede görmek için birisinin başkası üzerinde duygu tekelinin ihlal edildiğinde boşalttığı gözü dönmüş zırvalar ve tehditlerine dinlemek yeter. Bu tür manyaksı tutkular çiftin doğurduğu egoizmden kaynaklanır.       

Ama sevdiklerimize yardım etme ve onlara gerekli olma isteği doğaldır ve başkalarının da aynı şekilde gerekli veya yardımcı olduğunu gördüğümüzde "meşgalemizin" gittiğini hissetmek kin güdücüdür; ama içimizde en yüksek ve en iyi ilkenin etrafımızı da saran İlahi Işık olduğunu ve başkalarında da az veya çok aynı zamanda  da tezahür ettiğinin farkındalığını günden güne daha derinden hayatımızda yaşadığımızda bu hüsranlık duygularını hissetmek imkansız olacaktır. Başkasının kullandığı araç [beden] göze hoş gelmeyebilir, kişiliği antipatik olabilir, ama yine de içinde ışık bir potansiyel olarak vardır ve işte hepimizi kardeş yapan budur. Her birey Işığın bilincine kendine has yöntemle erişmelidir ve birbirimiz için tek yapabileceğimiz tek şey dar ve düz yolun aslında her birimizin içinde olduğunu göstermektir. Hiç kimse kendi kanatlarıyla fazla yüksek uçmaz; ama başkasını gücünden ötesine zorlarsak, onun kaçınılmaz düşüşü kapımızın önünde olacaktır.      

Bu komşularımıza, Tanrıya ve kendimize karşı görevimizdir; zira Tanrı yüksek benliğimizle birdir ve kör içgüdülerden serbest güçlü ve bilgeli bir iradede tezahür eder.  

O Sessizliğin Sesidir,

Yolu Hazırlayandır,

Işıkta Kurtarandır.

[Ana Sayfa ][Yazılar]