Antik Bir Sesin Peşinden....

Yazan Cihan Başpınar

 

-İlk önce karanlık ve hiçlik mi vardı?

-Karanlık ve hiçlik her an vardır ve buradadır şu an seninle, herkesle hatta bu odada bizimle...başlangıçta neden olmasın? Göğün delinişi sana bir şeyler hatırlatmıyor mu? Unutmuş olabileceğimiz masallara yok diyebilir miyiz? Kalbimiz uyandırılmadığında uyuyanlar hiçlikte midir?

-Bir başlangıca inanıyor musun?

-İnananlardır ki yalnızca uyanmamış olanlardır, unutulanlar sonsuzdur, Karanlıktan Gelen Aydınlık Yüz dürter ruhlarımızı öyle ise kulak ver şu sözlere, ilahi Logosu görebilmek için:

Anlatılan bir şey bulunamazdı göğün boşluğunda,

Süvarileri ile beliren, yaratımı öven Güneş’in Oğlu.

Alevli kılıcını armağan etmişti Kaos’un sevmediği...

Karanlık ormanın yüreğinde geçen bir efsane vardı:

Sakin köylerinde oturanların yüreğine işleyen,

Köylülerden biri, en cesur olanı, Leandros adı.

Gece, rüyasında ormanı gördü rüyasında karanlığı.

Gecenin istenci gündü gecenin istenci olarak Leandros...

Karanlığın umudu ışıktı bir güneş olarak Leandros...

Rüyasında düş vardı, elinde alevli kılıçla duran Güneş’in Oğlu.

Rüyasındaki düşte karanlıkla çarpıştı,

Rüyaya geçmek istedi kırmızı gözün gücü ile.

Apollon (1) lirini mi çalıyordu yalnız genci büyüleyerek ?

ki Apollon’a bak Müzlerin kozmik dansını nasıl yönetir,

Helikon (2) dağında,

Ormanın ruhuyla onu çağırarak.

Yola çıktı genç, yaşam çağırmıştı onu bir kez tanrıların sözünden,

Yargıları baştandır Olymposluların, hakları bu çağrı.

Ancak geçilebilirse zalim kabus.

Apollon’un lirini duyuyorum büyülenmiş takiplerde,

Cesaretsizler kalır bu yolda ancak geride,

Dönemezler, ileri de gidemezler.

Karsızlara ve şüphe duyanlara tuzaklar var yolculukta,

Sen ki yolcu, ağaçlara bak !

Yaşlıdır onlar ki bilirler her şeyden çok gün ve geceyi,

Doğumu ve ölümü, varlığı ve zamanı.

Bir nympheydi başında bekleyen uzun gölün,

Henüz sakin güzelliğiyle elinde muskayla beliren,

Sakın çıkarma bu muskayı boynundan,

Büyü bozulmasın, rüyadan uyanma.

Dikkat et akbabalara, ölümü gözlerler,

Yaşamı gözlerken yeşil kurbağa ağacın yamacında.

Muskaya mühürlenmiş şu sözler:

Vazgeçilmez arayış, karanlık kalbin anahtarı,

Kilitler açılacak Erosun dokunuşuyla,

Ağaçlar dostun ağaçlar rehberin.

Hera karartır ormanı arayışı engellemek zor,

Olympos’dan inmek zorunluluk.

Karanlığa vurdu Leandros, korkuya vurdu, çaresizliğe,

Muska korur, ağaç yol gösterir, kurbağa yaşam, kılıç zafer.

Sarmaşıklar geçildi, dikenler çıplak ayakla,

Bataklık geçildi yosunlu birikintiler,

Yeşil kurbağa yardım eder onu çağıranlara.

Ağaçları izledi Leandros ağaçları okudu,

Mevsimleri geçti, yıllarla boğuştu,

Bin ağaç bir olur, bir gün bin iken,

Bin ağaç olduğunda bilge yılan konuşur Hermes’in(3) dilinden,

Bin ağaçta bilgelik bin ağaçta öteki yüzü,

Bin ağaç yerde ise bin ağaç gökte.

Bin gün işkence gördü, bin gün karanlıkta,

Kronos(4) ki kendi babasını biçer,

Tüm zalimler doğar bu karanlıkta,

Durmak bilmez ilerleyiş , akbabaların gözetiminde,

Her gün bir parça borcu var göğsünden.

Bin gün sonunda, ormanın ortasında,

Bir göl ve küçük bir ada,

Surlarla kaplı, yasaklı mabede

Önce, Işık-Phanes- göründü:

Bir adı da Dionysos,(5) çünkü sonsuza kadar döner,

Yukarıdaki Olympos dağının çevresinde...

O, parlayan Zeus’tur, bütün dünyanın Babası.(6)

 

Olymposlular anlatır:

Bize bile buraya kadar,

Kaderiyle savaşanlar için açıktır yollar.

Nemesis (7) dizginlenir usta ellerde,

Her istek bir karşılık barındırır,

Kendi zorunluluğunda.

Hero’nun kutsal kalesi uzaktır karadan,

İki anahtar vardır kutsal geçide,

Biri aşk biri cesaret.

İçte olan nedir, dışta kalan ne ?

Ambrosia(8) Leandros’a ait ambrosia Hero ‘ya

Sular geçildiğinde, arayışa erildiğinde, kalbe dokunulduğunda,

Sen ki kanatlara bak yolcu,

Kanatlar örter , anahtarı ve mührü getiren kanatlar.

Sevgi, bütün kalplerin avcısı, içeri süzülmüştü...

Daha önce iki ve iki kat olanlar şimdi tektiler,

Tek katlıydılar,

Her biri öteki için cam gibi saydamdı:

İkisinin tek kalbi vardı.(9)

İkisinin içine giren tek Sevgi,

Böyle buluşur iki birde.

Yazgı bunu buyurur:

Cesur bir genç,

Kutsal bir rahibe,

Rüyadan uyanırlar, ışıklı bir vadide.

Rüyadan geçmek kendini geçmektir,

Karanlık böyle aydınlanır yaratım başlarken.

 

Bunu içimde uyandıran Melek’e...

 

NOTLAR:

  1. Gün ışığının parlak Tanrısı. Güneş olarak kişileştirilir.

  2. Müzlerin yaşadığı varsayılan dağ. Dağ aynı zamanda eteklerinde büyük, yeşil bir orman barındırır.

  3. Haberci Tanrı. Katip, bilgelik ve rüzgarların Tanrısı olarak da betimlenir. Mısırlı Thoth, Hintli Ganesha’dır.

  4. Titanlardan biri. Babası Uranos’u tırpanı ile biçmek suretiyle öldürdü. Zamanın yaratıcısı.

  5. Şarap, bolluk ve bereket Tanrısı. Adına bağbozumu zamanlarında şenlikler yapılır.

  6. Orfik bir ilahiden alıntı.

  7. İntikam alan, kötülük yapan bir ilahiyat. Karma ile bir noktada benzeşir çünkü kendi kendini üretme gücü yoktur ancak yapılanlara bir karşılık verir.

  8. Ölümsüzlük. Tanrılara mahsus yiyecek.

  9. Orfik bir ilahiden alıntı.

 

[Ana Sayfa ][Yazılar