GÜL-HAÇ SİMYASI VE ALTIN ŞAFAK HERMETİK CEMİYETİ

Yazan Jean-Pascal Ruggiu

(Ahathöor Temple/Mabedi No. 7 Imperator'ü, Paris, Fransa)

İngilizce'den tercüme edilen bu yazı web sitemizce  Hermetic Order of the Golden Dawn web sitesi için hazırlanmıştır, hem İngilizce'si, hem de Türkçe'sini bu sitede bulabilirsiniz ve ayrıca Türkçe başka yazılar da bulabilirsiniz.  


Copyright © 1996, Jean-Pascal Ruggiu. All rights reserved

Birçok kişi için Hermetic Order of the Golden Dawn'ü (Altın Şafak Hermetik Cemiyeti) düşündüklerinde ilk akıllarına geldiği şey "maji" veya "magick" oluyor. Bazıları Golden Dawn'ın "Majikal" bir cemiyet olmadığını ve hiçbir zaman olmadığını öğrenince şaşırırlar. Aslında Golden Dawn cemiyetinin arkasındaki cemiyet, Ordo Rosae Rubeae et Aureae Crucis (R. R. et A. C.) başından beri Gül Haç ruhani geleneğinin emanetçisiydi. Dahası, günümüzde "Maji" veya "Magick" olarak bilenen aslında Gül Haç geleneğinde "Teürji" (havâss) olarak bilinen yönünün bir gelişmesidir. 

Golden Dawn arkasındaki İç Cemiyetinin kuruluşundan önce Teürji, Gül Haç geleneğin esas odakladığı konuyu oluşturmuyordu, bu yeri simya dolduruyordu. Hatta Gül Haç geleneği Simya geleneğinden gelişti. Gül Haç geleneği içinde Teürjinin gerçek yeri her zaman Simyayı tamamlayıcı bir disiplin olarak yer almıştı. 

Simya Hermetic Order of the Golden Dawn üyelerinin etüt ettikleri öğretilerinin bir parçasını oluşturuyordu, ancak "Bilgi Kağıtları"nda Simyada kullanılan terimlerle ilgili bazı kesin tanımlar dışında Dış Cemiyette Simya hakkında pek fazla bir şey öğretilmiyordu. İkinci Cemiyet R.R. & A.C.'de sadece 1890 yılında Frater Sapere Aude (Dr. Wynn Westcott) tarafından hazırlanmış "Flying Roll N° VII" olarak kaydedilmiş "Simya" başlıklı kısa yazı vardı. Pratik simya konusunda tek mevcut kaynak ileri seviyedeki İç Cemiyet üyelerinin faydalanabileceği Z.2 evrakı vardı. Simya konusunda bu Z.2 evrakı oldukça değerli ve son derece ilginçtir. Dolayısıyla onu biraz daha sonra ele alacağım.    

Şimdi, eski Golden Dawn tarafından etüt edilen öğretilerde Wynn Westcott tarafından Collectanea Hermetica dizisinde derlenen bütün kitapları da hesaba almamız gerekir. Çünkü bu eser, adanmış Dış Cemiyet üyelerinin üzerinde çalışmaları gereken gerçek öğreti olarak görülürdü. Bu kitaplar koleksiyonu Dış Cemiyetin ritüelleri konusunda son derece değerli bilgi kaynaklar içermekteydi. Collectanea Hermetica'daki eserler arasında Simya ile ilgili birkaç yapıt vardı, bunlar:  

Bu simya eserleri konusunda Frater S.A. ve Soror S.S.D.D. tarafından hazırlanan notlar ve yorumlar konuyla ilgili derin bilgi göstermektedir. Unutmamak gerekir ki, Golden Dawn üyeleri onların ezoterik araştırmalarında faydalanmaları için 1891 yılında kurulan ünlü "Westcott Hermetik Kütüphanesi"ne başvurabilirlerdi. Hermetik kütüphane (Latince, Almanca, Fransızca ve İngilizce olmak üzere) bir çok nadir Simya eseri bulundurmaktaydı. Aşağıda bunların tam listesini veriyorum: 

Bu listeden anlaşılabileceği gibi Dr. Westcott Simyaya karşı derin bir ilgi besliyordu. Onun hazırladığı "Gökyüzü Haritası"nda simya ve tıpla ilgili bir kaç Eski Mısır simgesel derece gösterilmektedir. Üyeler ayrıca araştırmacı ve G.D. üyesi Arthur E. Waite'in (Frater Sacramentum Regis) makalelerini okuyabiliyordu. Bunların arasında:

Bu yazılar R. A. Gilbert'in kitabı "Hermetic Papers of A. E. Waite, the unknown writings of a modern mystic" (A. E. Waite'in Hermetik Metinleri - Modern Bir Mistiğin Bilinmeyen Yazıları) (Roots of the Golden Dawn Series - Aquarian Press 1987). Waite ayrıca simya üzerinde bazı ilginç incelemeleri yazdı, örneğin :

Waite ayrıca birçok klasik simya eseri derledi ve tercüme etti, örneğin:

GOLDEN DAWN üyeleri arasında Westcott ve Waite Simya konusunda ilgileri açısından yalnız değillerdi. Ayrıca Mathers, Florence Farr, William Alexander Ayton, Frederick Leigh Gardner, Dr. Felkin, Dr. Bullock, Allan Bennett ve Julian Baker de vardı. Bunların arasında biliyoruz ki Westcott, Ayton, Felkin, Bennett ve Baker simyayı uygulayabiliyorlardı, çünkü meslekleri icabı kimya konusunda gerekli bilgiye sahiptiler (kimyager veya hekimdiler).

 

GOLDEN DAWN'NUN GİZLİ SİMYA TRADİSYONU

 

Golden Dawn'ın içerisinde gerçekten bir gizli tradisyon var mıydı? Ve bu tradisyon günümüze dek devam etmiştir? Bir GOLDEN DAWN simyasal tradisyonun var olduğunu ve bunun halen yaşadığına dair tanıklık yapabilirim, çünkü Ahathöor Mabedin İmperator'u olarak onu devralma imtiyazına sahip oldum. Daha sonra, onun nasıl güçlü bir simya geleneği olan Fransa'da aktarıldığını açıklayacağım, ancak önceden GOLDEN DAWN simyasının menşeini açıklamakta fayda vardır.  

GOLDEN DAWN SİMYA GELENEĞİNİN KÖKENLERİ

GOLDENN DAWN geleneğin kökenleri nedir? İlginçtir ki, bu sorunun cevabı Cemiyetin kökenindeki esrarla ilgilidir. GOLDEN DAWN simya geleneğin esas kısmı Kenneth MacKenzie ve Frederick Hockley tarafından kurulan "Hermanubis Temple N° 2"den gelmektedir. A.E. Waite'in araştırmalarına göre MacKenzie ve Hockley meşhur GOLDEN DAWN şifre elyazmasını yazan kişilerdi. Bu tez R.A. Gilbert gibi birkaç modern araştırmacı ve GOLDEN DAWN üyesi tarafından desteklenmektedir. 

Bu konuda yaptığım tarihi incelemeler bu savı doğrulamaktadır. Her ne kadar Westcott şifre elyazmasının Woodfford'da devralındığını iddia ettiyse de, bu elyazmaları en olası olarak kocasının ölümünden sonra Bayan Alexandrina MacKenzie'den almıştır (Bayan MacKenzie gerçekten Golden Dawn'a inisiye edilen ilk kişiler arasındandır ve sloganı (majikal adı) anlamlı bir şekilde Cryptonyma'dı).

Federick Hockley, Golden Dawn'nın ilk üyelerine aktarılan simya bilgisinin en önemli kaynağı olarak gözükmektedir. Özel kütüphanesinde sahip olduğu binlerce kitaplar arasında, bir çok eski simya eserleri bulunmaktadır, ancak simya konusunda pratik bilgisi kesin olarak Sigismund Bacstrom'den gelmektedir. Bilinir ki, Frederick Hockley, Dr. Sigismund Bacstrom'in simya günlüğünü ve 12 Eylül, 1794 tarihinde Earl Louis de Chazal tarafından Mauritius adasında Societas Rosae+Crucis'e giriş sertifikasına sahipti. Hockley, bu dokümanın birkaç kopyasını "A Journal of a Rosicrucian Philosopher" (Bir Gül Haç Filozofun Hatıraları) başlığı altında hazırladı ve S.R.I.A.'nın (Hockley S.R.I.A - İngiliz Gül Haç Cemiyeti üyesiydi) dergisinde The Rosicrucian'de yayınladı. Hockley'in ölümünden sonra Dr. Percy Bullock (ilk Golden Dawn üyelerinden biri) bu eserlerin bir suretini A.E. Waite'e göstermişti.   

İlginçtir ki, Bullock için Bacstrom günlüğünde betimlenen Felsefe Taşın simyasal işlemi Gül Haç Sertifikasında daha ilgi çekiciydi, oysa Waite bir tarihçi olarak sertikaya daha fazla önem vermişti. Zira bu sertifika Fransız egemenliğinde (Mauritius adası) 18. asırda halen gerçek bir Gül Haç aktarımın mevcut olduğunu kanıtlıyordu. Bacstrom Alexander Tilloch'e 16 Mart 1804'te yazdığı bir mektupta Louis de Chazal'ın 1740 yılında Paris'te bir Gül Haç Locasına muhtemelen ünlü Kont de Saint-Germain tarafından inisiye anlatmıştı. Gül Haçın geleneksel kurallarına göre, Chazal Earl'i Sigismud Bacstrom'e Büyük Çalışma konusunda tam bilgi vermişti, çünkü ölmeden önce en az bir çırak yetiştirmesi göreviydi (bunu yaptığında 97 yaşındaydı).           

Dr. Bacstrom'un 1805'e doğru Londra'nın Mary-le-Bone mahallesinde oturduğunda birkaç örencisi olması ilginçtir (örneğin, aralarında Dr. Ford adında biri gözükmekte). Aynı sıralarda, Mary-le-Bone'da Francis Barrett'in de bulunması garip bir rastlantı. Barrett, The Magus or the Celestial Intelligence (Magus veya Semavi Zeka) adında ünlü bir kitap yazmıştı, ayrıca bir Gül Haç kardeşi olduğunu da iddia ediyordu. 1801 yılına doğru Mary-le-Bone'de 12 öğrenciyle bir Maji Akademisi kurmuştu. Hockley ağırlıklı olarak okült kitaplar üzerinde yoğunlaşan kitap satıcısı arkadaşı John Denley aracılıyla Barrett'i tanıyordu (Hockley Denley için çalıştı ve satışa çıkarılan birçok okült el yazmasının suretlerinin çıkarılmasıyla ilgiliydi). Hockley'e göre Denley, Barrett'e kitabı Magus için epey malzeme vermişti.      

Ayrıca, Lord Bulwer-Lytton'un ünlü "Zanoni" romanını yazmak için kullandığı şifre elyazmasını veren esrarengiz Gül Haç kardeşini tanıştığı kitap dükkanı Denley'nin kitap dükkanıydı. Lytton'un Gül Haç romanı oldukça otobiyografiktir; Örneğin Glyndon Zanoni'ye (kendi Gül Haç Üstadı) nden kendisne Simya'nın sırlarını öğretmek istediğini sorduğu zaman, Zanoni, Glyndon'un atalarından birinin Kardeşliğe üye olduğunu bildiğini söyler, dolayısıyla, Kardeşliğin kurallarına göre onu eğitmekle görevliydi. Aslında, bu hikaye Lord Bulwer-Lytton'ın hikayesidir, çünkü atalarından biri, 16. asırda yaşayan John Bulwer, bir simyacıydı ve Gül Haç Kardeşliğine dahil olduğu inanılırdı.   

Dr. Bacstrom'e dönersek, Hockley'nin Irwin'e yazdığı bir mektuba göre Bacstrom yaşamın sona dek Büyük Çalışma'yı takip etti, ancak çok fakir ölmüş. Dolayısıyla, olası olarak Earl Louis de Chazal'den aldığı ve "Simya Makaleleri" ("Bacstrom's Alchemical Anthology" olarak Kessinger Publishing Company tarafından yeniden basıldı) anlattığı talimatlara göre Felsefe Taşını elde etmeye başaramadı. De Chazal ve Bacstrom'un kullandığı simya yönteminin Antimon yöntemiydi. Bacstrom'un kullandığı işlemleri konusunda ünlü Fransız simyager Fulcanelli kitabı Les Demeures Philosophales'de değerli bilgi vermiştir. Fulcanelli bu işlemin aslında Simya (Alchemy) değil "Archimie", yani altının yükseltilmesi ile ilgili bir işlem olduğunu yazmıştır. Fulcanelli, Bacstrom ve Hockley konusunda garip bilgiler verip şöyle yazdı: "Başarılı bir formül sayesinde, altını artırmak için altını kullanan archemist'ler arasında İngiliz Yardley keşfettiği bir yöntemi 1716 yılında Londralı bir eldivenci olan Bay Garden'e aktardı, o da Bay F. Hockley tarafından Dr. Sigismund Bacstrom'e (O da Hint Denizinde Mauritius adasında oturan Üstad de Chazal tarafından Fransız İhtilali sırasında kurulan Hermetik Cemiyete üyeydi) aktarıldı. Bu işlem 1804 yılında Bacstrom'un Bay L. Sand'e yazdığı bir mektubun konusuydu."                 

Dolayısıyla, Fulcanelli'nin bilgileri doğruysa, Hockley de Bacstrom'a bir simya yöntemi aktardı, bu durumda onun da bir uygulamalı bir simyager olması muhtemeldir. Her halükârda, Bacstrom çok fakir olarak öldü, ancak Hockley için durum böyle değildi. Öldüğü zaman büyük bir servet geride bıraktı, yaklaşık olarak £ 3.500 (1885 yılında bu oldukça yüksek bir meblağdı). Tabii ki, Hockley bir muhasebeciydi ve zengindi, ancak onun servetinin bir kısmını simya çalışmalarından elde etmiş olabilir. Eğer Felsefe Taşını elde etmediyse de (O 77 yaşında çok hasta bir şekilde öldü), o belirli bir Simya yöntemiyle altın yapmayı başarmış olabilir. Görülüyor ki, Bacstrom, Chazal Earl'inden sadece belirli bir simya yönteminin sırrını devralmıştı, ancak bu gerçek Felsefe Taşı değildi.    

Bacstrom tarafından Alexander Tilloch'e yazılan bir mektupta öğreniyoruz ki Chazal Earlı "Lapis Philosophorum (Felsefe Taşı) ve "Pierre Animale"ı (Hayvan Taşı) elde etmişti. Birincisiyle servetini ve ikincisiyle sağlığını 97 yaşına dek korumuştu." 

Bu bilgi oldukça değerlidir ve Chazal Earl'inin gerçek Gül Haç Kardeşliğine inisiye olduğunu kanıtlamaktır. Hayvan taşının ne olduğunu bilen çok az kişi vardır. Hayvan Taşının sırrını aktarılması sadece kadim ve gerçek Aureae Roseae+Crucis Kardeşliğin "İç Koleji"ne (veya İç Cemiyet) mensup olan üyelerine verilirdi ve halen "iç simya"nın esas sırrını oluşturmaktadır. Elimde bulunan evraklara göre, bu Kardeşlik 1580 yılında Almanya'da kuruldu, 1666 yılında yenilendi ve 1777 yıllında Gold und Rosenkreuz Orden Masonik cemiyeti olarak yeniden ortaya çıktı. Dr. Bacstrom'un İngiliz Societas Rosae+Crucis - Gül Haç cemiyetinin operatif simya külliyatında "Hayvan Taşı"nı elde etme yöntemi Alman Aureae+Crucis Fraternitatis'e çok yakın olması çok ilginçtir. Hatta, Dr. Bacstrom Alman Altın Gül Haç Localarıyla temas halindeydi ve İngilizce'ye Mathadanus, Anton Kircheweger, Dorothea Wallachin gibi birçok Alman Fratres & Sorores (erkek ve dişi kardeşler) tarafından yazılan gizli evrakları İngilizce'ye tercüme etmişti.   

Fransa'da 1624 yılında Aureae Crucis Fraternitatis adında bir Gül Haç locası kurulmuştu. Hermetik Tradisyonu esas olarak 18. asırda Fransız Masonik İlluminist Localar ve 19. asırda Mısır Framasonluğu aracılıyla varlığını sürdürebildi. 

19. asırda (Cagliostro tarafından kurulan) Mısır Masonculuğunun Simyanın gelişmesinde önemli bir rolü vardı. Örneğin, Fulcanelli'nin Mısır'daki Süez Kanalın inşaatıyla ilgili olan De Lesseps ailesiyle ilişkisi olduğunu biliyoruz. Ferdinan de Lesseps Mısır Masonculuğun yüksek bir derecesine sahipti, ayrıca son derece gizli bir Mısırlı ezoterik cemiyetinin üyesiydi. Ayrıca, Fulcanelli'nin Paris'li bir kitap satıcı olan ve Simya ve Hermetizm konularında derin araştırmalarda bulunan Dujols ile yakın bir dostluğu biliyoruz. Dojols'ın bir astrolog olan ve Paris'de Gökkuşağı adıyla anılan Mısır Masonik Locasının başkanı olan Alberic Thomas ile yakınlığı vardı. Volguine'e (Bir Fransız astrolog olarak bir kaç yıl önce "Astroloji ve Gizli Cemiyetler" başlığı altında çok ilginç bir yazı yazmıştı) Alberic Thomas bazı Ahathoör Temple N° 7 (Ahathöorm Mabedi 1894 yılında MacGergor Mathers tarafından Paris'te kurulmuştu) üyeleriyle yakın temastaydı. Alberic Thomas, ünlü bir astrolog ve Ahathöor Mabedin Hierophant'i Frater Ely Star (Eugène Jacob) ile yakın bir arkadaşlığı vardı. Mısır Masonik Memphis Ritin yüksek derece ritüellerinin Golden Dawn ritüellerine benzerlik arz ettiklerini belirtmekte önem vardır (örneğin görevlilerin adları aynıdır).    

Ancak bu ritüeller GOLDEN DAWN ritüellerinden eskidir! Dolayısıyla Şifre GOLDEN DAWN ritüellere esas menşei olabilirler. Her halükârda, Hockley ve MacKenzie'nin neden Mısır Masonculuğun kurucusu Cagliostro'ya karşı bu denli ilgi duyduklarını ve neden birlikte İngiltere'de kurdukları onu "the Brotherhood of Fratres Lucis" Kardeşliğinin Amir Ruhu olarak kabul ettiklerini açıklayabilir. MacKenzie ve Hockley Fransa'daki Fratres Lucis Kardeşliğine Paris'te inisye olmuşlardı ve muhtemelen bu Kardeşliğe üye olduğu varsayılan Eliphas Levi tarafından inisiye edilmişti. 

Esas Fratres Lucis veya "Işık Kardeşliği" Almanya'da Altın Gül Haçın (Golden Rosy+Cross) eski bir üyesi olan ve Asyalı Kardeşleri (Asiatic Brethren) kurucusu baron Ecker Von Eckhoffen tararfından kurulmuştu. Bütün bu Alman Kardeşlikleri simyanın uygulanmasıyla derinden ilgiliydiler. Bu konularda tarihsel araştırmalarım Asyalı Kardeşleri veya Işık Kardeşliğin birçok üyesi 1807 yılında Frankfurt-on-Main'de kurulan L'Aurore Naissante (Doğan Şafak) adında bir Alman Masonik locaya üye oldular. Westcott'a göre bu loca "Lord Bulwer Lytton'un adept/üstad olarak inisiye olduğu Frankfurt-on-Main'de çok eski bir Gül Haç Locası". Bulwer-Lytton'un 1841-1843 yılları arasında Almanya'ya uzun bir süre ziyarette bulunduğu doğrudur ("Zanoni" romanı ilk kez 1842 yılında basıldı), dolayısıyla o sıralarda da mevcut olan Doğan Şafak locasına inisiye olması olasıdır. Ancak, bu olaydan önce 1833-34 yılları arasında Lytton olası olarak bir Altın Gül Haç Kardeşliği üyesi olan San Severo tarafından bazı okült talimatlar aldığı İtalya'da Napoli de bulundu.      

Gerek Bulwer Lytton, gerekse de Kenneth MacKenzie operatif bir simyager olan ünlü Fransız Majisyeni Eliphas Lévi'yi iyi tanıyorlardı. 1861 yılında İngiltere'ye ikinci ziyaretinden hemen önce, Eliphas Levi sonradan ünlü Papus'un arkadaşı olan öğrencisi Dr. Fernand Rozier (1839-1922) ile bazı simya denemelerinde bulundu. Ayrıca, Levi'nin en yakın arkadaşlarından biri Louis Lucas, ünlü bir simyager ve "Alchimique" romanını yazarıydı. Eliphas Levi Dönüşümün sırrını bildiğini iddia ederdi. Bir mektupta yazdığına göre, "Hermetik ilmin çok ilginç bazı elyazmalarına sahibim ve bu ilmin sırları konusunda çok engin bilgiye sahibim. Gizli ateşin çıkışını gördüm, cıvayı andıran beyaz ve erimiş kükürtte benzeyen yapışkan kırmızı yağ olan iki metalik meninin oluşunu gördüm. Altınla neler yapılabileceğini biliyorum, ama hiç bir zaman yapmayacağım dediğim zaman bana inanabilirsin." Levi'nin söz ettiği ilginç Hermetik sanatla ilgili eserler arasında 1861 yayınladığı kitabı "Büyük Misterlerin Anahtarı"nın (La Clef des Grands Mystères) ekinde bulunan Æsch Mezareph en önemlisi olduğu görülüyor. Dr. Westcott ayrıca Æsch Mezareph kitabının Rosenroth'un Latince'sinden eski bir İngiliz tercümesini (1714 tarihli) yayınladı.      

Dolayısıyla, Eliphas Lévi'nin Æsch Mezareph kitabını İngiliz Üstadlar sayesinde bilmesi olasılığına rağmen, onu bir kilisede saklı olarak bulduğunu yazmıştı. Eliphas Lévi'nin 1861 yılında Framasonluğa inisiyasyonundan hemen sonra öğrencisi ve koruyucusu Kont Alexander Braszynsky eşliğinde İngiltere'ye tekrar ziyaret ettiğini de dikkate almakta fayda vardır. Kont Alexander Braszynsky'nin Mme de Balzac'in evi Villeneuve-Saint-Georges şatosunda bir simya laboratuar sahip operatif bir simyagerdi. Kont Alexander Braszynsky, aynı Eliphas Levi gibi Lord Bulwer-Lytton'un arkadaşıydı ve ikisi Lytton'un Hertfordshire'daki şatosu Knebworth'te buluşup kaldılar. Ayrıca aynı yılda (1861) Kenneth MacKenzie Eliphas Levi'yı Paris'te ziyaret etti. Golden Dawn'ın simyageri Alexander Ayton simyasal yaşam iksirini yaptığını ve Eliphas Levi'nin İngiltere'ye 1861 yılında ziyaret ettiğinde ona iksirini gösterdiğini W.B. Yeats'e anlatmıştı. 

Şimdi bu kişilerin arasındaki ilişki, onların her zaman en gizemli okült bilimi olan simyanın etüdü ve uygulamasıyla ilgili olan Gül Haç'ın İç Kolejine üye olduklarını idrak ettiğimizde açığa çıkar. Fransa'da halen mevcut olan son derece gizli bir Cemiyet olan F.A.R+C (Frères Ainés de la Rose+Croix veya Gül Haç Büyük Kardeşleri) geleneğe göre 1849 yılında Lord Bulwer-Lytton bu Cemiyetin 51'inci İmperatorü (Başkanı) olarak seçildi ve bu görevi 1865 yılına dek devam etti; 52'inci İmperatorü Alphonse Louis Constant idi (Eliphas Lévi) ve bu görevi  1865'den 1874'e kadar devam etti; 53'üncü İmperator William Wynn Westcott idi (1874-1892); 54'üncü İmperatorü Samuel Liddell MacGregor Mathers idi (1892-1898) ve bir sonraki Rudolf Steiner idi (1898-1900). Legenda of F.A.R.+C başlıklı Cemiyetin tarihini veren dahili bir evrakı Fransız ve İngiliz Üstadlar arasındaki ilişkiyi açıklayabilir. Cemiyet 1316 yılında Fransız Kralı Philippe le Bel'in Templier Şövalyeleri (Tapınakçıları) zülüm görmesinden sonra kuruldu. Birkaç şövalye İngiltere'ye ve sonradan İskoçya'ya kaçtı. Bunlardan biri, baron Guidon de Montanor, Orta-Doğuda simyanın sırlarına inisiye edilmişti ve Gaston de la Pierre Phoebus'ü bu sanatta eğitti. Bunlar ikisi birlikte yeni bir cemiyet kurmaya karar verip Gül Haç Büyük Kardeşleri (Elder Brethren of the Rosy+Cross) kurdular. O sırda Fransa'nın güneyinde, Avignon'da bulunan Papa Jean XXII'ın gizli koruması altında 25 Templier şövalyesi ile birlikte Fransa'ya geri döndüler.       

Dolayısıyla, eğer Westcott ve Mathers gerçekten F.A.R+C'ın İmperatorları olarak seçildilerse, MacGregor Mathers'in neden "Gizli Üstadların" Paris, Fransa'da oturduklarını açıkladığını anlarız. Dikkate alınmalıdır ki, esrarengiz Fransız simyageri Fulcanelli, bu sıralarda orada bulunmaktaydı ve Mart 23, 1895 tarihinde Ahathöor Mabedinde inisye olan Papus'ün (Dr. Gerard Encausse) etrafındaki okültistlerin arasında bir çok tanıdığı vardı. Yine de, Mathers İskoç soyundan olduğunu ve MacGregor aşiretin Fransız Templier Şövalyelerin sığındıkları Mull Adasına yakın Argylle County'den geldiklerini hiç bir zaman unutmadı ve onun Üstatlarından biri, Frater Ex Lux Septentriones Paris'te oturan bir İskoçyalı idi. 

 

GOLDEN DAWN VE SİMYA TRADİSYONUNUN DEVAMI

1903 yılındaki kopma ve bölünmeden sonra Altın Şafak Simya tradisyonunun önemli bölümü hem Stella Matutina, hem de Alpha Omega içerisinde devam etti.  

STELLA MATUTINA SİMYASI

Dr. Felkin'in Alman Gül-Haç Cemiyetinin eski bir koluyla (İlluminati) yakın bağları ve F.A.R.+C. İmperatorü olan Alman okültisti Rudolf Steiner ile temasları çok verimli olmuştu. Anlaşılıyor ki, Dr. Felkin'e Steiner tarafından birkaç ruhsal simya uygulaması öğretilmişti (örneğin birer Stella Matutina uygulaması olan Orta Sütun Ritüelin geliştirilmesi ve Gül Haç Ritüeline giriş). Simya üzerinde ünlü Z. 2 evrakı Mathers tarafından değil kesin olarak Dr. Felkin tarafından yazılmıştı. Bu arada belirtmek gerekir ki, R.R.&.A.C. ritüellerin tamamı Mathers  tarafından yazılmamıştı. Mathers Alman Altın Gül Haç cemiyetinin ritüellerinden ilham almıştı, bunları da düzenli aktarımlarla aldığından eminim. Hatta, kanıt olarak GOLDEN DAWN değnek tasarımlarının çok eski ve gizli bir Alman Gül Haç evrakında (1514 tarihli) tarif edilen Musa Asasından ilham alındığına gösteren Cemiyetin İç Kolej'den aldığım bu evrakın sureti var. Bu evrakta, özellikle 1666 yılında kendisini bütün Yahudilerin beklediği Mesih ilan eden Sabbatai Sévi ekolünden olmak üzere güçlü Polonya Kabalistik etkilerin bulunması ilginçtir. bu tarih (1666) oldukça ilginçtir, çünkü 111 yıllık bir güneş devinimine uymaktadır. Alman Altın Gül Haç Cemiyeti bu 111 yıllık devreye bağlıydı ve 1777 yılında Cemiyet yeni bir derece sistemi ile reformdan geçti ve bu derece sistemi hem S.R.I.A., hem de 111 yıl sonra 1888 yılında kurulan Golden Dawn Cemiyeti tarafından uyarlandı. Yukarıda söz ettiğim Gül-Haç evrakı Golden Dawn'da yineden gördüğümüz bir çok ritüel içermektedir (örneğin Kabalistik Haç Ritüelin ve Orta Sütun Ritüel'in gerek Latince , gerekse de İbranice birkaç çeşidi). Dolayısıyla, bu evrak Golden Dawn majikal ritüellerin aslında Alman Gül-Haç Cemiyetinin ritüellerinin geliştirmelerini içerdiğini, ancak bu ritüellerin çok gizli olmasından dolayı GOLDEN DAWN'ın kurucularının gerçek bir Alman Gül Haç aktarımını aldıklarını kanıtlamaktadır.       

Stella Matutina'daki Simya Tradisyonuna dönersek, Dr. Felkin'in yerleştiği Yeni Zelanda'da halen korunduğu görülmektedir. Wellington'da Thoth-Hermes Mabedinin başkanı Pat Zalewski bana yazdı ve simya çalışmaları konusunda çok ilginç bilgiler verdi. Mektubunda R.R. et A.C'de Simya çalışmaların çok önemli olduğunu inandığını vurguladı, ancak simayanın gerçek çalışmalarının sadece İç Cemiyetin ileri seviyede üyelerine verildiğini açıklandığını yazdı. Bu durum simyanın sadece Adepti Exempti derecesine vakıf üyelere verildiği Alpha ve Omega Gül Haç Cemiyetinde de böyledir.    

 

ALPHA OMEGA SİMYASI

İngiltere'de Golden Dawn Simya Tradisyonu Alpha Omega Gül Haç Cemiyetinde iyi bir şekilde korunmuştu. Bu özellikle Londra A.O. Mabedinin Cancellarius'ü Frater Animo Et Fide (Edward Langford Garstin) çalışmalarıyla gerçekleşti. Garstin, Moina Mathers tarafından kocasının çok övdüğü bazı çok değerli simya eserlerini teslim aldı, özellikle Jacob Boehme'ın Mysterium Magnum ve Kirchweger'in Aurea Catena Homeri (1722). MacGregor Mathers ayrıca Salomon Trismosin'in Splendor Solis'e çok değer vermişti, çünkü bu eser Mathers'in Hayat Ağacı'ndaki 22 Yola tekabül ettirdiği 22 çok güzel renkli resim içeriyordu. Ancak Garsin'in çok iyi bildiği buna benzer başka bir simya eseri vardı: Kerdanek de Pornic'nin Le Livre des 22 Feuillets Hermétiques ("22 Hermetik Yaprak Kitabı"), bu kitap 22 hermetik sırrı açıklıyor ve Tarot kartlarının 22 Majör Arkana'sını anımsatıyor. Olası olarak Garsin'in Moina'dan devraldığı bu çok ender Fransızca kitapçığı MacGregor Mathers tarafından keşfedilmişti. Elimde olan bu kitaçık çok değerlidir, çünkü birçok laboratuar çizimleriyle birlikte Büyük Çalışmanın 22 basamağını çok açık bir şekilde göstermektedir. Gariptir ki 22 Hermetik Yaprak Kitabında gösterilen simya yöntemi Bacstrom'un yönetmeine çok benzeyen bir Antimon Yoludur.     

Garstin simya konusunda iki basılmamış makale yazmıştır: Simya ve Astroloji ve Simya Terimleri Sözlüğü. Ayrıca iki kitabı da vardır: Theurgy (1930) ve Secret Fire (1932). Bir İngiliz olarak Garstin doğal olarak Vaughan, Philalethes, Norton, Ripley, John Dee ve Kelley gibi eski İngiliz simyagerlere daha fazla ilgi gösteriyordu. Hatta, Garstin operatif simyaya pek girmemişti, ancak "ruhsal simya"yı uyguluyordu (Bu ruhsal simyanın önemli bir kısmının Amerikan Alpha Omega Mabetleri aracılığıyla B.O.T.A. cemiyetine verildiğini inanıyorum).  

Erward Langford Garstin ayrıca en iyi arkadaşlarından biri olan Gerard Heym'in üye olduğu Quest Society Cemiyetinin de sekreteriydi. Gerard Heym bazen Londra'da yaşayan bir Fransız simyagerdi. S.L. MacGregor Mathers ve Moina Bergson-Mathers'in yakın bir dostuydu. Ama Ahathöor Mabedine hiç inisiye olmamıştı, çünkü adı Mabedimizin eski Kayıt Defterinde gözükmemektedir. Ancak, Gerard Heym Simya ve Erken Kimyayı İnecleme Cemiyetinin (the Society for the Study of Alchemy and Early Chemistry) ve ünlü dergisi Ambix'in kurucu üyelerindendi. Ayrıca, simya sembolizmi konusunda derin ilgisi olan Les Amants de la Licorne (Tek Boynuzu Mitolojik Atı Sevenler) adında bir Fransız edebi cemiyetinin de üyesiydi. Bu cemiyet Hermetik Şiir Antolojisi (Anthologie de la Poésie Hermétique) yayınlayan Claude d'Ygé tarafından kurulmuştu. Üyesi olduğum bu Fransız edebiyat cemiyeti L'Orbe de la Licorne adı altına halen Paris'te mevcuttur.   

Gustav Meyrinck'in Fransızca'ya Le Dominicain Blanc olarak tercüme edilen romanına yazdığı önsözünde Gerard Heym Taocu Simyanın kuramı konusunda derin anlayış sergilemektedir. Onun F.A.R.+C.'a üye olması olasıdır, çünkü bu Fransız Gül Haç Kardeşliği Çin Simyasının sırları "Kırmızı Ejderha" yolu ile ilgilenen Avrupa yegane cemiyettir.     

Hem Gerard Heym, hem de Langford Garstin 20. yüzyılın en büyük İngiliz simyageri olan Archibald Cockren'in arkadaşlarıydı. Cockren İngiltere'de 1930'lu yıllarda yaşayan gerçek bir üstadı ve Alpha Oméga'nın üyesi olduğu gözükmektedir. O Alchemy Rediscovered and Restored (1940) kitabını yazmıştı. Ithell Colqhoun'e göre Garstin onun harika laboratuarına ziyaret ettiğinde Cockren ona siyah, gri, beyaz ve sarı geleneksel renklerde tabaka tabaka temel madde içeren oval şişede "Filozofun Yumurtası"nı göstermiş. Bunu üstünde bir merkez etrafında yaprak şeklinde açılan ve çiçeği andıran bir şekil turuncu- kırmızı renklerde parlıyordu. Cockren, Temel maddesini uzun süre devamlı hafif bir ısıda tutarak onun parlamasını sağlamıştı ve bir ağaç gibi dallanmıştı.      

Garstin'in filozof çiçeği konusundaki betimi aynen 22 Hermetik Yaprak Kitabında anlatılan Kırmızı Çiçek gibidir. Gerçekten, Cockren "Bilge Adamın Kurşunu" yolunda çalıştı. Ayrıca, Sir George Ripley'nin yazılarındaki, muhtemelen Filozof Taşını hazırlamamın bir yöntemini veren Bosom Book'taki talimatları da takip etti. Garstin'e göre, Cockren simya denemelerini yaparken her zaman bir "açık pentagram" kullanırmış. Bu da Z.2 Golden Dawn Simya Ritüellerindeki talimatlara uyduğu konusunda bir kanıttır.  

Archibald Cockren özellikle hastalığı tedavide en güçlü olan altın yağı olmak üzere metallerden çıkarılan yağları kullanırdı. O Bayan Maiya Tranchell-Hayes'i (Soror Ex Fide Fortis, bir Alpha Omega Mabedinin Imperatrix'i) üç damla gümüş yağı vererek sinir krizini tedavi etmişti. Cockren ayrıca 2. Dünya Savaşı başında İtfaiye Servisinde yaralandığında Gerard Heym'a bir balsam vererek hayatını kurtarmıştı. 1965 yılı sırasında Gerard Heym, Miss Colquhoun'e 95 yaşında arkadaşlarından birinin Cockren'den içilir (sıvı) altın alarak faydalandığını söylemişti. Etkisi yaşamını ve gençliğini uzatmıştı. Bayan Colquhoun'e göre 2. Dünya Savaşında bir bombanın laboratuarına isabet etmesiyle Archibald Cockren ölmüştü. Ancak, C.R. Cammell'e göre Cockren laboratuarının vurulmasından sağ olarak kurtulmuştu. Cammell olayı şöyle anlatıyor: "Laboratuarı yakın bir patlamadan yıkıldıktan sonra, dönüşüm her safhasında iksirleri muhafaza eden cam şişelerin hiçbiri zarar görmemişti. Bu bir mucizeyi andırıyordu ve gerçekten de öyleydi." Cammell'e göre Cockren Brighten'e taşındı ve tam son başarısı Filozof taşını bulmak üzereyken 1950 civarlarında öldü."        

Cammell'in iddiasına göre Cockren ona iki kez iki şişe altın iksiri vermişti, dozu şarapla birlikte alınan bir kaç damlaydı. Cammell diyor ki, "Bunun etkisi inanılmazdı. 1940 yılında Alman  hava saldırısının en korkunç süresinde, sürekli olarak Hava Saldırısı Koruma işinde meşgulken, iksir beni o kadar diriltti ki, aldığımda çok az yorgunluk ve sinirsel depresyon hissediyordum, çok az uyku veya yiyeceğe ihtiyaç duyuyordum ve sağlıklı ve zinde hissediyordum ve gözüküyordum."     

Altın mhlulün etkileri konusunda bu açıklama oldukça doğrudur. F.A.R+C'a inisiye eden kardeşin verdiği bir kaç damla içilir altını aldıktan sonra bu konuda ben de tanıklık yapabilirim.

Ancak, Alpha Omega'nın esas simya külliyatı çok değerli ve nadir kağıtların bulunduğu Ahathöor Mabedinde saklanmaktadır. Bunların arasında özellikle 1735 yılında Almanya'da basılan, Frater In Cornu Salutem Spero (William Sutherland Hunter) tarafından İngilizce'ye ve 1925 yılında Ahathöor Mabedi Praemonstratrix'i Soror Semper Ascendere (Mme Voronof) tarafından Fransızca'ya çevrilen, gerçek adı Sepher Ha-Iorah (İbranice) olan Abraham Eleazar'in eski simya eseri önemli bir yer alır.  Sepher Ha Iorah kitabında anlatılan simya yöntemi bir Fraternitate Rosae et Aureae Crucis Testamento olan Thesaurus Thesaurorum'in İkinci Kitabına ve ayrıca halen arşivlerimizde bulunan Frater Deo Duce Comite Ferro (S. L. MacGregor Mathers) tarafından Latince'den İngilizce'ye tercüme edilen Sigillum Secretorum or Magnalia Dei Optimi Maximi'dekine benzemektedir. 

Sepher Ha Iorah kitabının diğer bir suretini bulma şansım oldu. bu kitap Üstad Eliphas Lévi'nin bizzat kopyaladığı ve çizerek boyadığı çok nadir ve güzel bir Fransızca surettir.  Eliphas Lévi'nin bıraktığı bir nota göre bu suret orijinal kitaba bakarak hazırlandı (iddiaya göre Nicolas Flamel'in bulduğu Yahudi Abraham'ın ünlü kitabı).  Eliphas Lévi esas kitabın eskiden Fransız simyager Duchanteau'a ait olduğunu (aynı zamanda bir Altın Gül Haç üyesi). Esas kitabın İbranice yazıldığı gözükmektedir. Her durumda, Eliphas Lévi'nin sureti İbrani kelimelerle doludur. Eliphas Lévi kitabını bir simyager ve Bulwer-Lytton'un arkadaşı olan koruyucusu Mniszech Earl'in onuruna atıftan bulundu. Aslında Eliphas Lévi'nin bu harika suret Paris'te bulunan çok kapalı bir Hermetik Cemiyetine üye ozel bir kolleksiyoncuya aittir.    

Ahathöor Mabedinin diğer değerli eserleri arasında:  

- The Golden Age Revived (Altın Çağın Yenilenmesi) yazan Mathadanus (Count Adrian Mynsicht - 1621) Frater D.D.C.F. Mathers tarafından hazırlanmış bir tercüme elyazması, sonuna şu not eklemiştir:

"Bu eser Gül-Haç Cemiyetinin İç Halkası Gizli Üstadları tarafından Dış Cemiyetteki Gül ve Altın Haç Cemiyetinin Supreme Magus'a (Üstadın ül-Azam) verilmiştir ve de novo (yeniden) koruma altındadır. Yüksek dereceli Gül Haç kardeşleri hangi kitaba atıftan bulunduğumu bilirsler ve bu referansı sırf onların menfaatleri için veriyorum."  

- "Le Trésor des Trésors ou comment on peut ramener les corps à leur matière première dans le but d'obtenir leur génération ou leur multiplication". Bu elyazması İşveç Kraliçesi Christine'in Üstadı olan İtlayan bir simayger François Borri tarafından hazılandığı inanılmaktadır. Bu elyazması Temmuz 20, 1926 tarihinde Soror Semper Ascendere tarafından tercüme edildi ve yazılarak hazırlandı. Sonunda Kraliçe Chrisitine'in bıraktığı bir nota göre "Büyük Çalışma" da başaraılı oldu. Burada uygulanan metod Synesius'inkine benzerdir.

 

 

Z.2 SİMYA ELYAZMASININ ANALİZİ

Şimdi bu olağanüstü Z. 2 evrağı analiz etmeye çalışacağım, çünkü Maji, Simya ve Astroloji arasındaki ilişkileri açıklayan ender Simya yazıları arasında yer alır. Z. 2 elyazmasında söz edilen operatif simya işlemi oldukça teoriktir.

Gerçek Simyada seçilen temel madde takip edilecek yolu tayin eder: kuru veya ıslak. Örneğin, demir gibi çok sert metaller cıva ile aynı şekilde muamele görmezler. Bu aslında sadece metallerin erime noktasını içeren bir sorundur. Dolayısıyla kuru yöntemin teknik uygulamaları metalürjiyle bazı benzerlikler arz eder. Islak yöntemi kullanıldığında kimyadaki gibi cam şişe, kap ve tüpler kullanılır. Ayrıca kuru veya ıslak yönteminde birçok değişik işlemler vardır, sadece seçilen İlk Madde'de değil ayrıca belirli bir madde kullanıldığında, örneğin, (kuru bir yol olan) "Antimon Yolu" birçok değişik işlem vardır. Hatta "Magnezya Yolu" daha da karmaşıktır, genelde kullanılan Islak Yol'dur ancak Kuru Yolu da kullanmak mümkündür.  

Ünlü Z.2 elyazmasında açıklanan simya yönteminin aslında Islak Yol olması oldukça ilginçtir. Bu yol kuru yoldan daha uzundur, ancak daha kolay uygulanır ve daha güvenlidir. Kuru yol oldukça kısadır ama oldukça tehlikelidir. Islak Yol düşük ısıda sıvı maddelerin bulunduğu bir kapta damıtma ve arıtma kullanır. Kuru Yol pota, kuru maddeler ve yüksek ısılar kullanır. Yine de, Z. 2 evrakı Islak Yol ile başlıyor ve Kuru Yol ile bitiyor. Bacstrom yönteminin bunun tamamen tersidir, Kuru Yol ile başlar (pota ile) ve Islak Yol ile (cam şişede) bir birleşim ile biter. Aslında, bazen iki yol arasında bir köprü vardır, bu da Simyayı etüt etmek isteyenlerin karşılaştıkları güçlüklerden biridir. 

Z.2 elyazmasında anlatılan simya basamaklarının incelenmesinde bazı hatalar göze çarpıyor. Özellikle "Gezegen Sırlaması"nda. Elyazmada verilen sıra şöyledir: Satürn - Ay - Güneş - Mars - Merkür - Jüpiter - Venüs, oysa bütün geleneksel Simya eserlerinde gezegen sıralaması şöyledir: Merkür - Satürn - Jüpiter - Ay - Venüs - Mars - Güneş. Aslında bu sıra, Büyük Çalışma'nın bitme noktası sayılan birleşime  dönüşme sırasındaki renk sırasını verir. Kadimler Maddenin renk değişimini gezegenlerin eski astrolojik renk tekabüllerine göre anlatmışlardı. Dolayısıyla, Merkür birçok renkle, Satürn siyah, Jüpiter gri, Ay beyaz, Venüs yeşil, Mars kırmızı ve Güneş altın olarak kabul edilrdi. GOLDEN DAWN'ın değişik "Gökkuşağı Skalası" gezegensel renk skalasını ele alırsak, Z. 2 elyazmasından şu sırayı elde ederiz: indigo - mavi - turuncu - kırmızı - sarı - mor - yeşil. Bu büyük birleşimi elde etmede genel renk sıralamasına uymuyor.         

Z.2 elyazmasında diğer operatif simya eserlerine göre başka bir sapma, maddenin güneş ve ay ışığına maruz bırakılma sırasıdır. Ancak, bu işlemin verilmesi dahi gösteriyor ki Z.2'nin yazarı simya sırlarında eğitim görmüştü, çünkü bu işlem hiç bir zaman basılı metinlerde açıklanmadı (ancak bazen resmedilmişti). Madde üzerinde ışın uygulanması ve daha önemlisi ne zaman uygulanacağı Filozofların öğrencilerine ancak uygun inisiyasyon ve yemin altında verdikleri esas sırlardan biridir. Fulcanelli Simyayı tanımlarken: "Maddeyi ışığın gücüyle dönüştürme sanatı" dediği vakit çok bir bir şekilde açıklamıştı.   

Nihai olarak Z.2 evrakında açıklanan işlemle simyager bir toz ve bir yağ elde ediyor. Ancak "Büyük Çalışma"da her zaman kırmızı toz veya mahlul (Kırmızı Aslan) elde edilinceye kadar "emme" denilen uzun bir işlemle yağ ve toz birleştirilir. 

Dolayısıyla, Z.2'de anlatılan işlemin Felsefe Taşının yapılmasıyla ilgisi olmadığı ve bir metal veya bitkinin tuz veya yağsını özütünü çııkarmak gibi "özel bir işlem" olduğu sonucuna vardık.

Z.2 elyazmasının en ilginç özelliklerinden biri, majikal ritüellerinin simya işlemiyle ilgili oluşudur. Bu tür bilgi klasik simya metinlerinde her zaman eksiktir. Ancak bulabildiğim simya ile ilgili majikal talimat veren nadir eserlerden biri (Z.2 haricinde) bana Altın Gül Haç Kardeşliğin İç Koleji tarafından verilen başlığı: "Testamenti Fraternitatis Roseae et Aureae Crucis - Liber II: "De Magia Divina et Naturali cum Chymico-Magicae Secretorum" olan eserdir. 

Bu evrakta [Z.2] anlatılan işlem yedi Gezegensel Zekayı ve Koruyucu Meleği çağrılışı ile birlikte "İçilir Altını"ı kullanan bir içsel simya yöntemidir. Önemle belirtmek gerekir ki, bütün bu majikal veya daha doğrusu teürjik çalışmalar ruhsal varlıkları çekmek için bir nevi astral mıknatıs görevi gören Felsefe Taşı başarıldıktan sonra mümkün oluyordu. 

Bu gizli talimatları bana aktaran Üstadlar Felsefe Taşı elde edilmediği sürece ve onun güçleri tarafından dirilmeden kimsenin Majiyi güvenli bir şekilde uygulayamayacağını vurguladılar. Bir İngiliz Üstadı bana kendi denemelerine göre Felsefe Taşının önemli ölçüde öngörüyü (prekognisyon) uyarabileceğini söyledi ve bu da majikal çağrı veya celpte (evokasyon) ruhsal varlıklarla iletişim kurmada çok yararlı olabilir.      

İyi bilinmelidir ki Felsefe Taşın veya İçilir Altının hazırlıksız insanlar tarafından hazmedilmeleri tehlikeli olabilir, çünkü bu maddeler eski Gül Haç Üstatlarının "bedenin suptil ateşleri" (kundalini) dedikleri güçleri uyarabilir. Bu durumda cinsel enerjiler aşırı yoğunlaşıp kontrol edilmeleri son derece zor olabilir. Eğer öğrenci doğru bir şekilde hazırlanmamışsa, iksir özel yaşamında her türlü aksaklık yaratabilir. İhtiraslarının kölesi olabilir ve bu yeni enerjiyi idare ve kontrol altına allamayabilir. Eğer kundalinisinin "gizli ateşi"ni yüceltmeye bilmiyorsa, bu enerji saf cinsel faaliyet veya düşüncelerle ziyan olabilir. Başka durumlarda bu "ateş" beynine yükselip birçok halüsinasyon yaratabilir. Eğer öğrencinin zihni yeteri kadar arınmamışsa, Bulwer-Lytton'un ünlü Zanoni romanındaki Glyndon gibi canavarlar görebilir. Genelde iksir, özellikle öğrencinin aşk hayatında büyük bir "karmik" temizlik yaratır.  

Bundan dolaydır ki, Üstadlar İksiri veya İçilir Altını hazır olmayan öğrencilere veya gençlere vermezler, onu sadece 7 yıl eğitim görmüş en az 40 yaşında deneyimli öğrencilere verirler. Bu eğitim bir bakıma "tantrik" uygulamaları içerir (Aleister Crowley'nin sözde "seks majisi"nde çok farklı bir şekilde). Altın Gül Haç Cemiyetinin İç Koleji bu tür uygulamaları bilirdi, ancak onlar her zaman çok gizli tutulurdu, çünkü Üstadlar onların istismar edilebileceğinden korktular. Bu majikal eğitimin diğer bir yönü majikal aynalarla ay ve güneş ışığı üzerinde meditasyon içeren bir tür "yoga"dır. Tabii ki, MacGregor Mathers bu tür gizli uygulamalar konusunda biraz bilgisi vardı (bunlar sadece Exempts derecesine açıklanırdı), çünkü o özellikle Hz. Süleyman ve Hz. Musa'nın Majikal Anahtarlarının (Salomonic et Mosaic Magical Claviculae) gizli tefsirlerini olmak üzere, Altın Gül Haç'ın operatif külliyatını devraldı. 


All rights reserved © 2000 by the Hermetic Order of the Golden Dawn®


[Ana Sayfa ][Yazılar