Majisyen:

Eğitimi ve Çalışması

Yazan W. E. Butler

Birinci Bölüm 

Kitabın Yazılma Nedeni

Çeviri Murat Sağlam

All Rights Reserved. Copyright ©  Hermetics.org 2006

 

“Maji hakkından neden bir kitap daha?” diye sorulabilir. “Kuşkusuz hali hazırda birçok kitap yazılmış durumda. Üstelik bütün bu kitaplar aynı gövdeden koparılmış parçalardan ibaret; hepsi başka insanların deneyimlerini aktarıyorlar, bu da bu kitapların yazarlarının birbirlerinin fikirlerini kullandığı anlamına gelir.”

Aslına bakılırsa yukarıdaki soru eski bir dostumun gerçekten sorduğu bir sorudur. Her ne kadar durumun abartılı bir tarifi olsa da, bu fikirlerde bir hakikat payı vardır ve bu kitabın yazarını meseleyi düşünmeye sevk etmiştir.

Sorun şu ki, maji çok uzun bir süredir bir yanda batıl inançlardan, cehaletten ve korkudan bir bulutun altında saklı kalmış, bir yanda konu açıklığa kavuştuğunda imtiyazlarını ve iktidarlarını kaybetmekten korkanların yarattığı bir gizlilik dumanıyla örtülmüştür. Öyle ki, ortalama bir yazarın elinden konunun genel hatlarını vermekten daha fazla bir şey gelmez. Çünkü o kendi kitabının malzemesini başkalarının yayınlanmış eserlerinden almak zorundadır, ki bu diğerleri de aynı şeyi yapmıştır.

Durum birinci el bilgi verebileceklerin korkunç gizlilik yeminleriyle susturulmuş olmalarıyla daha da karmaşıklaşmaktadır ve bir inisiyasyon yemini bozmak asla hafife alınacak bir mesele değildir. Kuşkusuz kimileri bağlılık ve gizlilik yeminlerini bozmuştur. Fakat genel bir kural olarak bunu halkı aydınlatmak için değil, kendi iktidarlarını güçlendirmek için yapmışlardır ve bütün sırları açıkladıklarını söylemelerine rağmen esas anahtarları ceplerinde tutmuşlardır. Bu kişiler bundan sonra etraflarında gizlilik ve itaat yemini etmiş gruplar toplamışlar ve süreç kendini tekrar etmiştir.

Şimdi, bir yemini bozmak ciddi bir iştir ve söz konusu bireyin onur meselesidir. Fakat hiçbir sırrın olmadığı yerde gizlilik yemini istemek de onursuzluktur. Hem majisyenliğiyle (kara türünden) hem yeminini bozmasıyla kötü bir ün edinen yukarıdaki sözün sahibi  Aleister Crowley, onu inisiye edenlerin kendisine çok korkunç yeminler ettirip ardından İbrani Alfabesi ile gezegenlerin isimlerini öğretmiş olmalarından acı acı şikâyet ediyordu.

Majikal bilginin bütünü kabaca iki gruba ayrılabilir. İlki – nitelik olarak değilse bile nicelik olarak - bildik “okült” örgütlerin malzemesini oluşturan majikal pratikler ve seremonilerdir. Birkaç istisna dışında bütün bunlar halkın ulaşabileceği kitaplarda zaten yazılı bilgilerdir. “Kutsal Kitap", Kabalacıların "Oluşum Kitabı", İbranilerin irfanı, birinci asrın pagan ve Hıristiyan Havarileri, bize parçaları kalan Gnostik kitaplarda araştırmalar yaparak ihtiyacımız olan bilgileri çıkarabiliriz. Büyük Okultist Dion Fortune’un bir zamanlar yazdığı gibi, herhangi bir bölgeye bağlı değiliz ve amaçlarımız için Ofir'den altın ve Lübnan'dan sedir getirebiliriz.  Hem Doğu’ya hem Batı’ya ait faydalanabileceğimiz sayısız eser ve elyazması var. Mesela Rama Prasad’ın Doğanın Narin Güçleri (Nature’s Finer Forces), Sir John Woodroffe’un (“Arthur Avalon”) eserleri Yılan Gücü, Şakti ve Şakta (The Serpent Power, Shakti and Shakta) vs. Ya da daha yakına gelirsek, bu kitabın son bölümünde bahsedilen Elizabeth döneminin astrologu ve okültisti Dr. John. Dee ve onun tarafından alınan ilginç tebliğler. Dee’nin çabalarıyla edindiğimiz Enokyan denilen bu dil çük güçlü bir majikal örgütün ritüllerinde kullanılmaktadır ve Edward Casaubon’un Concerning Dr. Dee and Some Spritis adlı eserinde hali hazırda genel halka açık olduğuna dikkat çekmek isterim.

Çeşitli majikal tarikat ve örgütlerin inisiye ettikleri kişilerden herkesin bildiği bu şeylerle ilgili gizlilik yemini istemesinin nedeni sorulabilir. Cevap şudur: gerçek majikal örgüt ve kardeşliklerde, çeşitli kaynaklarda verilen bu bilgiler, belirli bir nizamla bir araya getirilir. Gerçek gizlilik nesnesi işte bu nizamdır.

Belirli bir majikal örgütte ritüel nizam ve düzenlerinin gizli tutulmasının çok iyi bir sebebi vardır. Sıradan insanlar düşünce gücünün çok az farkında olsa da, bir locanın majikal çalışmalarında yapıcı imgeleme uygulanır ve kesin “düşünce formları” yaratılır. Eğer bu düşünce formları fikrini araştırmak isterse, onlara Dr. Geraldine Coster’ın  Yoga ve Batı Felsefesi (Yoga and Western Philosophy) ve Society for Pyschical Research’ün (Fiziksel Araştırma Cemiyeti) en sofistike üyesi merhum G.N.M. Tyrell’in Anlam Dereceleri (Grades of Significance) adlı eserini öneririm. Dr. Annie Besant, Piskopos C. W. Leadbeater, Geoffrey Hodson ve Bayan L.J. Bendit’in (Phoebe Payne) duru görü gözlemleri de bu bağlamda anılmalıdır.

Meseleyle ilgili herhangi bir tartışmaya girmeden belirtmek isterim ki, mükerrer durugörü gözlemlere dayanarak, okült localarda söz konusu düşünce formlarının, doğru ritüelin kullanılmasıyla inşa edilebileceğine kesin bir inanç beslenir. Bunlar düşünceyle inşa edilmiş oldukları için düşünce tarafından etkilenebilirler; bu nedenle kendi çalışmalarına müdahale edilmemesi için ritüeller gizli tutulur.

Bir ritüel düzeninin bileşik parçalarının metal ve tel parçalarına benzediğini, belli bir nizamla bir araya geldiklerinde metafizik bir kilit oluşturduklarını söyleyebiliriz. Bu kilide bazı anahtarlar girebilir ve fiziküsti bilincin ve gücün kapıları sonuna kadar açılabilir. Kilidin inşa ediliş biçimi onu açacak anahtarın türüne dair bazı fikirler verdiği için localar kullandıkları ritüel nizamını gizli tutarlar. Bundan başka, daha önceki kitabımda bahsettiğim üzere [Maji: Ritüelleri, Gücü ve Amacı - Magic: Its Rituals, Power and Purpose (Aquarian Press)], majikal imgelerin uzman olmayanlarca kullanımı onları etkisiz hale getirmektedir. Fakat aynı zamanda akılda tutulmalıdır ki, majikal imgeleri böyle bir hasara neden olmadan açıkça kullanmak mümkündür. Bütün her şey anahtarların majikal kardeşliğin veya örgütün elinde olup olmamasına bağlıdır.

Bu anahtarlar iki türlüdür, büyük ve küçük anahtarlar. Bu kitapta büyük anahtarlarla ilgileneceğiz. Küçük anahtarlar geçmişten günümüze gelen, bir deneysel çalışma süreciyle bir araya getirilmiş olan fizyolojik, psikolojik ve psişik tekniklerden ibarettir. Çeşitli yoga alıştırmaları bu teknikleri uygular. Bunların büyük bir kısmı ‘halka açık’tır, fakat  bunlar arasında etkileri bakımından çok güçlü olup, onları kullanan insan için epey hazırlık gerektiren teknikler de vardır. Dolayısıyla, bu anahtarlar gizli  tutulmuşlardır. Yazar bu gizliliğin her zaman şart olduğundan emin değildir. Gizlilik bazı insanları aptalca deneyler yapmaktan alıkoysa da, genel olarak bakıldığında, bu tekniklerle zarar verebilecek kişilerin genelde ne kendilerine ne başkalarına zarar verecek kadar etkili çalışmaları yapabilmek için yeterli azme ve konsantrasyona sahip değildirler. Bir istisna medyumik duyarlılıkları olan insanlardır ki, bu insanlar bu tür işleri hafife almamalıdır. Bu tür insanlar ya dikkatli bir gözlem altında tekniklerde eğitim almalı, ya da majiyi tümüyle bir kenara bırakmalıdır. Bununla birlikte uygun bir biçimde geliştirilmiş ve istikrara kavuşturulmuş bir psişiğin, gerçekten istiyorsa, ritüel majiden uzak  durması için herhangi bir sebep yoktur.

Bu küçük anahtarlar locaların yöneticilerinin ellerindeki asıl anahtarlardır. Fakat  büyük anahtarlar bambaşka şeylerdir. Küçük anahtarlar tekniği uygulayan ve teknikte yeterlilik  kazananlara iletilebilir, fakat büyük anahtarlarda böyle bir süreç imkansızdır. Yine Dion Fortune’dan alıntı yapmak gerekirse, inanıyorum ki okulkizmin gerçek sırları çatılardan halka bağırarak anlatılsa da onları almaya hazır olanlar dışında hiç kimseye ulaşmayacaklardır: “Kulağı olan işitsin!”

Fakat eğer büyük anahtarlar bir inisiyeden neofite [çırak] iletilemeyecekse, bir öğrenci onları nasıl alacak? Bu anahtarlar iletilemeseler de, öğrenciye çalışmayla gelen aydınlanmayla veya bazen söylendiği gibi etkiye maruz bırakmakla aşılanabilirler.

Bu kimi küçük anahtarların kullanımı ile başarılabilir. Aslına bakılırsa “gerçek temas” üzerine çalışan bir loca veya örgütte yapılan da budur. Bununla birlikte hatırlanmalıdır ki büyük anahtarların silsileyle aktarımı tümüyle inisiyatörün mertebesine ve öğrencinin hazırlık derecesine bağlıdır.

Paul Brunton’un Gizli Hindistan'da B.r Arayış (A Search in Secret India) adıl kitabında kaba hatları tarif edilen böyle bir yöntem kullanıldığında her zaman belirli bir etki söz konusudur; ancak bu ilksel “tohum”un yeni bir bilinç türüne büyüyüp büyümeyeceği tohumun ekildiği toprağın tabiatına bağlıdır.

Majikal tarikatların ve kardeşliklerin gizlilik sebepleri hakkında bir fikir vermeye yetecek  kadar şey söylendi ve şimdi sıra bu kitabın yazarının meseleyle ilgili kendi duruşunu açıklamaya geldi. Bunun için biraz otobiyografik bilgi vermeliyim. Yazar, en azından kendi görüşünce, okült deneyiminin iki kritik döneminde deneyimli, bilge öğretmenlerin rehberliğini alacak kadar istisnai ölçülerde talihlidir. On yedi yaşından bugüne kadar, hem okült bilgiye hem okült güce sahip ilk öğretmeninden talimatlar ve nasihatler almıştır. Hayatınının daha sonraki bir döneminde Hindistan’da yine sadece bilgili olmakla kalmayıp güce de sahip bir grup Hindu okültistle çalışmıştır.

Daha sonra mistik bir “ipucunu” takip ederek Batı Gizemleri’nin kapılarına gelmiş, Batı’nın en korkusuz ve namuslu okültistlerinden biri olarak ün salmış merhum Bayan Penry Evans, okült dünyadaki bilinen ismiyle Dion Fortune’un yardımına ve öğretimine mazhar olmuştur.

Bu meselelerle ilk temasından bu güne kırk yıllık gezginliğinde yazar birçok alanda deneyim kazanmıştır ve burada yazılanlar bu deneyim ve bu deneyime ilaveten öğretmenleri tarafından ona verilen bilginin iskeletedir. Ne ilk öğretmeni ne de birlikte çalıştığı doğu okültistleri ondan bir gizlilik yemini istememiştir. Dion Fortune’un Kardeşlik Cemiyeti’nin bir üyesi olarak cemiyetin öğretileri ve ritüellerine dair her zamanki yemini kendisi de etmiştir ve bu yemine hâlâ saygılıdır. Burada bulunan hiçbir bilgi gizlilik yemini ettiği bir bilgi değildir.

Fakat ilk öğretmeninden, doğulu çalışma arkadaşlarından ve bizzat Dion Fortune’dan herhangi bir kullanım sınırlamasının olmadığı epey bir bilgi almıştır. Bir Amerikan elektrikli testeresinin üzerinde yazdığı gibi “Testereyle oynamayınız” gibi genel bir uyarı dışında herhangi bir gizlilik şartına bağlı değildir.

Elektrikli testereyle en azından bir defa oynamış biri olarak yazar, artık bu uyarının anlamını çok iyi biliyor. Dolayısıyla, burada verilen uygulamalı talimatlardan önce bir uyarı. Bu meselelerde herkes haddini bilmelidir. Gerçekten de ihtiyacımız olan tek uyarı budur. Bir zamanlar bir okültistin, Israel Regardie’nin çok doğru bir biçimde söylediği gibi, majikal güçler ile spritüel bilginin kullanımı ve istismarı hakkında korkutucu uyarıları gerek yoktur. Bizzat psişede asla uyumayan bir duyarlı varlık mevcuttur. Bu varlık ahlaki yasanın koruyucudur ve cezası çok sert ve yıkıcıdır; suçun telafisi ışında hiçbir temyiz yolu yoktur. Bu iç Benlik’in söylediklerinden ve yargılarından kaçmanın tek yolu, istismarı kabul etmek, benzeri bir eylemden sonsuza kadar kaçınmaya dair ciddi bir karara varmaktır.”

Bu uyarı bazı okuyucular için yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla, bakış açımıza dair biraz açıklama yapmamız faydalı olabilir. Öyle çok sayıda ezoterik grupta ve kardeşlikte majiye karşı ciddi uyarılar yapılmaktadır ki, konuyu açık açık tartışmak gerekmektedir.

Maji çalışmanın tehlikesi var mı? Cevap: “Evet, elbette vardır. Her şey istismar edilebilir ve bir şey ne kadar iyiyse kötüye kullanılmasında ortaya çıkacak şer o kadar fazladır.” Fakat bu, gündelik hayatta karşılaştığımız birçok şey için de geçerlidir ve onlarda da aklı başında bir tutumu korumamız gerekir. Majikal çalışmanın tehlikeleri spritüel, zihinsel, duygusal ve fiziksel tehlikeler olarak sınıflandırılabilir. Tehlikeleri bu sıra içinde ele alalım. Spiritüel tehlike! Bununla ne demek istiyoruz?

Sadece şairlerin meleklerin düşmesine neden olan aşkın Şeytansı gururdan başka bir şey değil. Okült yolu izleyenlerde en sık rastlanan kusurdur bu ve çok sayıda maji öğrencisi bu yolu takip eder. Entelektüel kibir, “cahil sürü”ye karşı horgörü okült çevrelerde çok yaygındır. Majikal ritüeller çok yoğun ve sürekli bir uygulama talep ettiği için öğrenci kendini şu ya da bu şekilde çevresinden üstün hissetmeye başlar. Gerçekten öyledir de. Ancak bu onu daha mütevazı biri yapmalıdır; çünkü o aynı zamanda majikal çalışmayı haklı çıkarabilecek tek nedenin kardeşlerine daha iyi hizmet etmek olduğunu anlamaya başlıyor olmalıdır. Gizem Okulları’nın neofitleri (yeni girenler) “Hizmet etmek için bilmek istiyorum” der. Kendimizi bu yolda eğitmemizin tek sebebi bu olmalıdır. Bu nasihate kulak tıkayan ve sorumluluklarından kaçan kişi aşağı doğru yolculuğa ilk adımını atmış demektir. Her ne kadar büyük bilgi ve güç kazanabilse de, Azap Çocukları’ndan birine dönüşme, Gezgin Yıldız olma tehlikesiyle karşı karşıyadır; onu asırlarca süren gecenin karanlığı beklemektedir. Fakat bu yol çok az insan içindir; çünkü Şerrin Mesihi, iyiliğin Mesihi kadar az çıkar. Bununla birlikte psikologların deyimiyle “ego şişmesi”, kardeşlerine duyduğu kibirli horgörü nedeniyle kendini yalıtan kişiyi er ya da geç spiritüel bir felaket bekliyor demektir.

Zihinsel-duygusal tehlikeler nelerdir? Bu soruyu cevaplandırmak için kişiliğin dünya yaşamı sırasında yaşadıkları ve bunlara verdiği tepkilerle biçimlendiğini hatırlamak şarttır. Bu deneyimler çok sayıda ve çeşitli, kişiliğin tepkileri son derece karmaşık olduğu için, genellikle orta yaşlarda, herhangi bir kesin plandan yoksun olarak inşa edilmiş bir kişiliğe varırız. Burada şartlarla savaşmış, şurada onlara yenik düşmüşüzdür. Burada kötü şartlarla mücadele etmiş, verdikleri dersleri almış, şurada bu tür şartlardan ve onlarla ilgili bir karara varma zorunluluğundan kaçmışızdır. Bu böyle devam etmiştir. Burada açıkça görülür ki kişiliğimizin tapınağı genelde çok tuhaf bir yapıya sahiptir; uygun olmaya malzemelerden inşa edilmiştir ve herhangi tutarlı bir plana dair hemen hiçbir iz taşımaz. Majide biz bu yapıya evrenin erklerini ve güçlerini çekeriz. Kişiliğin bu evi çağrılan kuvvetlerin şimşekleriyle param parça olursa bunda şaşılacak çok az şey vardır. Basit bir şekilde dile getirirsek, çağrılan veya uyandırılan güçler, psişemizin bütün parçaları üzerinde etkide bulunur ve hem bastırılmış “kompleksler” hem de entegre bilinç bu basıncı hisseder. Bu yüzden bir maji öğrencisi bazen zihinsel dengesizlik belirtileri göstermeye başlar. Bilge bir öğretmenin gözlemi altında psikolojide zihinsel “katarsis”, yani arınma denilen bir duruma dönüşebilir ve bilinç düzeylerine çıkarılmış olan bastırılmış malzeme normal bilinçle bütünleşir. Dengesizlik belirtileri yok olur ve öğrenci kesin bir şekilde deneyim kazanır. Fakat bazen böyle bir olay gerçekleşmez. Güçle şarj edilmiş gömülü kompleksler bilince çıkıp onunla bütünleşemezler. Fakat unutulamaması gerekir ki bu tür olaylar çok nadirdir; fakat gerçekleştiği zamanlar majikal çalışmanın insanı delirttiği yönündeki çığırtkanlıkları haklı gösterir gibidir.

Majikal etüt bazı insanları psikopat vakaları haline getirebilir, fakat psikopatolojinin öğrenci majikal çalışmaya başlamadan önce zaten onda mevcut olduğu unutulmamalıdır. Majinin yaptığı tek şey onu belirgin bir biçimde yüzeye çıkartmaktır. Gizemli şeylerin araştırılması belli psikotikleri kendine çekmektedir; bu cazibenin majiyle, spiritüalizmle veya Seventh-Day Adventizm’le ilgili olup olmadığı pek önemli değildir. Spiritüalizm, majiyle birlikte deliliğin bir nedeni olarak haksız bir biçimde gözden düşürülmüştür. Bu ülkedeki akıl hastanelerinin otoriteleri tarafından verilen istatistikler bu fikre temel oluşturmaktadır. Oysa eğer rakamlarla konuşacaksak doktorlar, avukatlar ve rahipler akıl hastalıklarına diğer insanlardan daha yatkın görünmektedir. Burada bu türden istatistiklerin yanlış okunup çarpıtılabileceğine dikkat çekmek gerekiyor. Örneğin eğer her yirmi spiritüalistten üçü deli oluyorsa, spiritüalistler ülkenin tüm nüfusunun kıyasen çok küçük bir parçasını oluşturdukları için psiko-patolojik vakaların toplam sayısında spiritüalistlerin sayısı çok düşük olsa da spiritüalizme karşı bir kanıt var gibi görünür.

Karar spiritüalistler veya okült ya da majikal örgütler içindeki delilik yüzdesine bakılarak verilmelidir. Bu üçüne bakarsak işin içinden zaferle çıkarız.

Fakat yukarıdaki hareketlerden herhangi birinin zihinsel dengesizliğe neden olma eğilimini değerlendirmeyi güçleştiren kimi sebepler var. Acaba kişinin harekete katılmadan önceki akıl sağlığı ne durumdaydı? Halkın bildiği üzere medyumlar ve psişik olarak duyarlı insanlar çevresindeki insanların görmedikleri şeyleri görür ve duyarlar. Fakat akılsal olarak dengesiz bazı bireylerde de aynı şey olur. Bazen bu talihsiz insanlar psişiklerin gördükleri s esleri duyup görüleri gördükleri için psişik örgütlerde yükselirler. Eğer onların deli oldukları anlaşılırsa her şey yoluna girer. Söz konusu örgütten dışarı çıkarılır ve hastalıklarının anlaşılmasıyla bu aynı örgütten tıbbi açıdan aykırı görünse de etkili bir tedavi olabilirler. Çünkü bütün psikopatolojiler ortodoks tıp tarafından açıklanamazlar ve “alternatif kişilikler”in hepsi illa da hastanın zihninde bir yarılma anlamına gelmez.

Fakat bu dengesiz insanların psişik ve majikal çalışmaya katılmalarına izin verilirse, sorumluluk tümüyle bu çalışmaya öncülük eden insanların omuzlarındadır. Dengesiz kişi sonunda bir krize düşer ve hastanelik olur ve insanlar “İşte, maji veya spiritüalizmle uğraşırsan böyle olur!” diye haykırırsa, liderlerin bundan şikayete hakkı yoktur. Bilmediği herhangi bir mekanizmayla oynamaya kalkan her insan aslında bela arıyordur. Henüz gazetelerde Kurtuluş Ordusu veya Anglo-Katolizmle “oynaşan” insanların hastanelik olduklarını okumadım. Ancak Anglican klasik The Laws of Ecclesiastical Polity kitabının yazarı Dr. Hooker’ın deyimiyle her ikisiyle uğraşan insanların “çivileri biraz gevşiyor.” Bununla birlikte gazeteler sadece spritüalizm ve majiyle ilgili bir önyargıya sahip. Halkın bilgiyi genellikle buralardan edindiği için bu yanlış yargı bir süre daha hakim olmaya devam edecektir. Bu yüzden maji ve psişizmin psikolojik tehlikelerini değerlendirmeye çalışan bir insan, bu yaygın önyargıyı hatırlamalı ve sadece kesin olgulara ve rakamlara güvenmelidir. Akıl hastanelerinde kırk bin spiritüalist olduğunu bir vakitler halkın önünde açık açık iddia eden çağımızın en cesur insanlarından biri Dr. Forbes Winslow, konuyu dikkatle inceledikten sonra yine halka açık olarak daha önceki yargısının tümüyle hatalı olduğunu açıklamıştır.

Bununla birlikte ilk ifadesinin sık sık alıntılandığına tanık olsak da, bu yargıyı geri çektiğine dair bir bilgiyi gazetelerde görmemiz için anlaşılıyor ki bir süre daha beklememiz gerekiyor. Bu meselelere ancak bu kadar adalet.

Dolayısıyla, eğer majikal öğrenci adayları olası zihinsel dengesizliklere dair ciddi uyarılırla karşılaşırlarsa hemen bu yargının nerede yazıldığını sormalıdırlar. Yoksa birinin kuzeninin bir arkadaşının maji çalıştığı için deli olan birini tanıması yeterli değildir. Genellikle bu türden doğrudan tepkiler nasihatin temelsiz olduğunu kanıtlarlar.

Şimdi de majinin psiko-fiziksel tehlikelerine geldik. Buradaki tehlikeler de yine sağduyusunu kullanan herkesin kaçınabileceği türdendir. Unutulmamalıdır ki majikal çalışmanın doğrudan sonuçlarından biri hayat enerjilerinin devasa ölçülerde artmasıdır ve bu artan güç, daha önce de belirttiğimiz üzere bütün kişiliği etkiler. Kişiliğin bir parçasını da fiziksel beden ile sinir sistemleri ve sinir merkezleri oluşturur. Sinir merkezleriyle yakından ilişkili olan bir şey, bedenin harika kimya laboratuarları olan endokrin ve salgı bezleridir. Yine zihnin çeşitli içgüdüsel ve duygusal etkenleri bunlarla ilişkilidir ve yine bildiğimiz üzere endokrin bezlerinin salgıları, hormonlar veya deyim yerindeyse “ulaklar” kan dolaşımıyla bedenin bütün her yerine taşınır, hem zihin hem de beden üzerinde önemli etkilerde bulunurlar. Eğer majikal uygulama yoluyla hayati enerjileri artırıyorsak, dikkatimizi (fiziksel sinir merkezlerinin yakınlarında olan) çeşitli psişik merkezlere yoğunlaştırmakla bu içeri gelen aşırı miktardaki enerjiyi onlara yönlendiriyorsak, sinir merkezlerinin ve söz konusu bezlerin artan ekinliklerinin kan dolaşımına daha fazla hormon salgılanmasını neden olabileceğini kolayca görebiliriz. Zihin nasıl bedensel süreçleri bu şekilde etkileyebiliyorsa, beden de aynı şekilde zihni etkiler. “Psiko-fiziksel ark” denilen bir şey vardır ve bu türden şartlarda kesin bir dengesiz faaliyet başlayabilir. Bundan kaçınma yolu bu kitabın majisyenin eğitimiyle ilgili bölümünde verilmiştir.

Başka bir psiko-fiziksel tehlike çok fazla bilgi sahibi olmayan uygulayıcıların majikal uygulamaları, mistik-meditasyonları ve psişik teknikleri birbirleriyle karıştırmasından gelmektedir. Tıpkı şunları söyleyen bir çocuğun başına geleceklerde olduğu gibi: “İşte insanların kömür dedikleri şey, burada da sülfür dedikleri o sarı tozdan var, bak burada da güherçile dedikleri tuzdan. Bakalım onları karıştırınca ne olacak?” Eğer onları belirli bir oranda birleştirme talihsizliğine düşürse sonuç karışım yanacak ve felaketimsi sonuçlarla karşılaşacaktır. Dolayısıyla, en önemli kurallardan biri şudur: “Ne yaptığını bilmiyorsan, asla teknikleri karıştırma.” Hatta biliyorsanız bile, her bir teknik üstünde bilinçli, etkin bir hakimiyet kazanana kadar onları karıştırmayın.

Başka bir tehlike daha var. Sözde majikal localar ve gruplar. Burada var olan azıcık bilgi göz kamaştırıcı terimlerden bir kıyafet giymiştir ve grubun liderleri beli psikolojik ve fiziksel “hileler” kullanırlar. Tek bir örnekle yetinelim. Daha sonraki bir bölümde göreceğimiz üzere tütsülerin insan bilinci üzerinde kuvvetli psişik etkileri vardır. Fakat çok çeşitli tütsüler vardır ve hepsi de faydalı psişik sonuçlar vermezler. Haşhaş, tıpkı marihuana ve peyote gibi düş-görüleri oluşturur. Bütün bunlar yasaklanmış ve illegal uyuşturuculardır, bununla birlikte Anhalonium Lewinii denilen bir Meksika Kaktüsü alışkınlık yaradan bir uyuşturucu değildir. Bununla birlikte bu türden herhangi bir uyuşturucunun kullanımı yasa dışı olduğu kadar, son derece aptalca harekettir.

Yazarın bildiği localardan birinde papağan yemindeki kenevir tohumları ayıklanmış ve tütsüyle birlikte yakılmıştı. Sonuç şaşırtıcı, ama kesinlikle kötüydü. Bu uygulamaların yapıldığı majikal gruplarda uyuşturucuların ve cinsel cazibenin kullanımı en başta kullanılan yöntemlerden biriydi ve bu tür uygulamaların etkileri tam anlamıyla kötüdür.

Orta çağdaki cadılıkla ilgili duruşmalarda normal üstü sonuçlar elde etmek için yağların kullanımından bahsedilmiştir. Çoğunun reçetesi hâlâ bilinen bu yağların içinde genellikle kalp ve sinir sistemi üzerinde güçlü etkileri olan ve bu etki sayesinde halüsinasyon yaratan maddeler vardı. Bu tür maddelerin kullanımı insanlık kadar eskidir. Bu maddelerin bütün kültürlerde kullanıldığını görüyoruz; fakat hemen her zaman, uzun bir dönem boyunca değerlendirilen etkiler öyle hezeyan yaratıcı bulunmuşlardır ki bütün medeniyetlerde kullanımları yasaklanmıştır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu maddeler bazı okült gruplar tarafından hâlâ kullanılmaktadır. Ritüellere duyumsal açıdan yardım etmesi için bu tür maddeler kullanan bütün gruplar, sırf bu nedenle, Işık Locaları tarafından ortaya konulan ahlaki ölçütleri umursamadıklarını açıkça ilan etmişlerdir. Eğitimli kahinlerin bu maddelerin özelliklerine dair bilgiyle ve dikkatle yapılan araştırmaları başka bir meseledir, fakat bu tür araştırmalar genel loca çalışmalarından biri değildir. Dolayısıyla bir majisyen adayı, aklı başında biriyse, kendine çalışmanın etkili olması için böylesi tekliflerle gelen gruplar ve kardeşlik örgütlerinden uzak duracaktır. Bu tür teklifler çok belirgin olmayan şekillerde yapılabilir ve kişinin farkına varmadan işin içine girmiş olması muhtemeldir.

Bu nedenle, kişinin şüphe anlarında başvuracağı bir ölçüte sahip olması akıllıcadır. Yazarın ölçütü Hz. İsa’dır. O’nun herhangi dogmatik bir görüşünü kabul etmek şart değildir, fakat O’nun hayatı ve öğretileri bize içeriğinden şüphe ettiğimiz uygulamalar ve öğretiler için iyi bir ölçüt oluşturmaktadır. Başka insanlar kendilerine başka ölçütler belirleyebilirler ve “herkesin efendisi kendine göredir.” Fakat arayış içinde olanlar herhangi bir okült veya majikal gruba katılmadan önce kendine belli bir ölçüt edinmelidir.

[Ana Sayfa ][Yazılar